UlusalMevzuat Kadına yönelik şiddetin en sık görüldüğü ortamların arasında aile yer almaktadır. Kadına yönelik aile içi şiddet (KYAİŞ) çok eski zamanlardan beri bilinmesine karşılık önceleri sadece aileyi (ev içini) ilgilendiren mahrem bir mesele olarak görülmüştür. 1980’lerden itibaren bu anlayış değişmeye başlamış, kadına yönelik şiddetin bir insan RickyMartin hakkında açılan aile içi istismar davası kapandı; uzaklaştırma kararı kaldırıldı Martin, bir “yalan kurbanı” olduğunu söyledi. MAGAZİN . 22 Temmuz 2022 - 11:01 . Yazdır. A. Büyüt. A. politikamahkeme-temelli-aile-arabuluculugunun-hayata-gecmesini-arzu-ediyoruz Kaftancıoğlusavunmasında, "Bu dava muktedire göre şekillenen yargı sisteminin sonucudur" dedi AileHekimliği Hizmet İçi eğitimleri Komisyonuna sunulmak üzere eğitim programları ile ilgili ön hazırlık çalışmaları yapmak; HSGM ile Sağlığı Müdürlükleri arasında iletişimi sağlamak. Sağlık Müdürlüğünden gelen eğitim taleplerini toplamak belirli periyotlarda toplanan komisyona sunmak. Vay Tiền Nhanh. Şiddet Nedir ? Aile İçi Şiddet Türleri1 Fiziksel Şiddet 2 Psikolojik, Sözlü ya da Duygusal Şiddet3 Cinsel Şiddet4 Ekonomik ŞiddetAile İçi Şiddet Mağduru Kim Olabilir ?Aile İçi Şiddete Karşı Nereye Başvurulmalıdır ? 1 Polis ya da Jandarma merkezleri2 Cumhuriyet Savcılığı3 Sağlık Kuruluşları4 Aile ve Sosyal Politikalar İl MüdürlükleriAile Mahkemesine Başvuru Şiddet Nedir ? 6284 Sayılı “ Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ”, Şiddet kavramını; Kişinin, fiziksel, psikolojik, cinsel ya da ekonomik bakımdan zarar görmesiyle veya acı çekmesi ile sonuçlanan yahut sonuçlanması muhtemel hareketleri, tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfi şekilde engellenmesini içeren tutum ve davranış olarak kanun tanımında, bu özellikleri belirlenen tutum ve davranışların toplumsal, kamusal ya da özel alanda meydana gelebileceği belirtilmiştir. Yine bu tutum ve davranışların fiziksel, psikolojik, cinsel, sözlü ya da ekonomik olabileceği de aynı kanun kapsamında 6284 sayılı Kanun, Kadına yönelik şiddet kavramını ise; Kadınlara, yalnızca kadın olmaları nedeni ile uygulanan ya da kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılıkla kadının insan hakları ihlaline yol açan, şiddet olarak tanımı yapılan her tür tutum ve davranış olarak nitelemiştir. Aile İçi Şiddet Türleri Aile içinde gerçekleşen şiddet eylemleri , kişinin kendi ailesi çerçevesinde aile bireylerine yönelik uyguladığı fiziksel, sözlü, psikolojik, cinsel ya da ekonomik tutum ve davranışları kapsar ve bu kanun kapsamında bu tür davranış ve tutumlar yasaklanmıştır. Peki Aile içi şiddet türleri nelerdir?1 Fiziksel Şiddet Kaba kuvvetin sindirme, korkutma ya da cezalandırma aracı şeklinde kullanılması fiziksel şiddet kapsamında sayılabilir. Bu kapsamda vurma, tokat atma, yumruklama, itekleme, tekmeleme, bir nesne fırlatma, bir nesne ile vurma şeklinde kişi bedenine zarar vermesi muhtemel her tür davranış fiziksel şiddet unsurudur. 2 Psikolojik, Sözlü ya da Duygusal ŞiddetAşağılayıcı şekilde sözler söylenmesi, hakaret edilmesi, kişinin küçük düşürülmesi, küfür edilmesi, tehdit, aşırı kıskançlık, kendini ifadeye engel olma, aile ya da arkadaşlar ile görüşmenin engellenmesi, istenilen şekilde giyinmeye engel olma gibi ruhsal yönden etki altına alabilecek söz ve davranışlar bu kapsamda Cinsel ŞiddetKadının istemediği bir şekilde, zamanda ya da yerde cinsel ilişkiye zorlama, cinsel içerikli sözler kullanmaya zorlama, kadını çocuk doğurma konusunda ya da kürtaj olmaya veya olmamaya zorlama, fuhuşa zorlama gibi hareketler ve baskılar cinsel şiddet olarak Ekonomik ŞiddetÇalışma ya da çalışmama konusunda zorlama, geliri kontrol etme, kişinin parasına ya da kredi kartlarına el koyma, borçlanmaya zorlama, kişiye para vermeme yahut çok az miktar verme, aile gelir gideri noktasında bilgi vermeme türü her şekildeki ekonomik baskı içeren davranış ve tutumlar ekonomik şiddet içerisinde İçi Şiddet Mağduru Kim Olabilir ?Yukarıda türleri sayılan şiddet çeşitlerinden birine maruz kalan ya da maruz kalma tehlikesi var olan, şiddet içerikli davranışlardan etkilenen veya etkilenme tehlikesi olan kadınlar, çocuklar ya da aile bireyleri bu suçun mağduru İçi Şiddete Karşı Nereye Başvurulmalıdır ? 1 Polis ya da Jandarma merkezleriAile içi şiddete maruz kalan ya da tehlikesi bulunan kişi polis ya da jandarma merkezlerine gitmek sureti ile şikayetçi olarak korunma talep edebilir. Bu kapsamda bu merkezler gerekli olan ilk aşama önleyici – koruyucu tedbirleri alarak, soruşturmalar açısından gereken işlemleri Savcılık koordinesinde Cumhuriyet SavcılığıAile içi şiddete uğrayan ya da uğrama tehlikesi bulunan kişiler, bu durumu Cumhuriyet Savcılıklarına bildirerek bu konudaki önleyici – koruyucu tedbirlerin alınmasını sağlayabilirler ve soruşturma ile dava işlemlerinin yürümesini Sağlık KuruluşlarıAile içi şiddete maruz kalan kişi , bu durumu belgelendirme adına en yakındaki sağlık kuruluşuna da müracaat edebilir. Burada hukuki korumaya yönelik sağlık raporunu alabileceği gibi hastane yetkilileri durumu polis, jandarma ya da savcılık makamına bildirerek yasal işlemlerin başlatılmasını da Aile ve Sosyal Politikalar İl MüdürlükleriKadın hakları ve korunması noktasında konuk evleri ve sığınma evleri bulunan bu müdürlükler, aynı zamanda rehberlik ve danışma hizmetlerini de yürütürler ve soruşturmacı birimler Savcılık, polis-jandarma ile irtibat halinde şiddete maruz kalanlara ücretsiz danışma hizmeti veren ALO 183 Sosyal Destek Hattı yanında bu konular ile ilgili sivil toplum kuruluşları ve barolar bünyesinde bulunan kadın danışma merkezleri de ilgililerin başvurabilecekleri danışma ve yardım yerleri arasındadır. Aile Mahkemesine BaşvuruAile içi şiddet mağdurları açısından en etkili çözüm yerleri ise Aile Mahkemeleri ve Cumhuriyet Savcılıklarıdır. Aile Mahkemesi Hakimleri, aile içi şiddet konusunda koruyucu ve önleyici tedbirleri almak ile görevli ve yetkilidirler. Bu tedbir kararları 6 aya kadar verilen ve gerektiğinde hakim tarafından uzatılabilen kararlardır. Bu kapsamdaki başlıca tedbirler arasında evden uzaklaştırma ve belli bir mesafeye dek yaklaşmama gibi önlemler yer alır. Bu tedbirlere aykırı davranma halinde hakim, zorlama hapsi kararı da Aile mahkemesi tarafından koruyucu ve önleyici tedbirler alınırken, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında da cezai soruşturmalar Savcılık makamı tarafından yürütülerek ilgili mahkemelere dava açılır. Derya Özgül, Nisan 2004 tarihinde yürürlüğe giren İsviçre Ceza Kanunu’na göre, aile içi şiddet bir kamu suçu olarak tanımlanıyor ve herhangi bir şikayet olmadan da ceza verilebiliyor. Aile içi kavramında dikkat edilen hususlar; aile veya ilişkinin aynı evde yaşanması ve ayrılık sürecinin bir yıldan kısa olması davasına yol açabilen şiddet çeşitleri; basit ve ağır bedensel yaralama, tekrarlanan şiddet, tehdit, zorlama, cinayet veya cinayet teşebbüs, cinsel zorlama, tecavüz olarak ifade ediliyor. Ayrıca 18 yaşın altındaki çocuklara uygulanan şiddet her zaman kamu davası gerekçesi olup, cezalandırmalara yol içi şiddet denince akla daha çok kadınlar geliyor. Ancak erkekler de şiddet mağduru olabiliyorlar. Şiddet mağduru olan her birey sözlü veya yazılı olarak polise şikayette bulunabilir. Polis bu soruşturmayı yapıp gerektiğinde ceza davası açmak prosedürGenelikle polise, mağdurun kendisi, mağdur yakını veya komşuları haber verir. Polisin ilk görevi mağduru ve suçlanan kişiyi arayıp kısaca ifadelerini almaktır. Daha sonra gerekli görüldüğünde, mağdur güvenli bir yere götürülür, suçlanan kişi ise gözaltına alınır. Bu durumda polisin gözaltı süresi en fazla 24 saattir. Gerektiğinde savcılık, soruşturmayı daha sağlıklı bir şeklide yürütmek için kişi hakkında tutuklama talebinde de bulunabilir. Bu durumda suçlanan kişinin 10 gün içinde ifadesinin alınması soruşturması durdurulabilir. Bunun için mağdur kişinin veya hukuki temsilcinin buna dair bir talebinin olması gerekir. Kimi zaman savcılık da böyle birşey talep edebilir. Böylesi bir durumda soruşturma 6 aylığına durdurulur. 6 ay içinde yukarıda belirtilen bireylerin ya da kurumların soruşturmanın devam etmesi gerektiğine dair bir talepleri olursa dava devam eder. 6 ay içinde soruşturmanın devam etmesine dair herhangi bir talep gelmediğinde ise dava durumda şiddeti uygulayan kişi gözaltından çıkarılır ve bir süreliğine mağdur ile Varsa çocukları da dahil iletişim kurması yasaklanıp, yakın bölgelerde dahi bulunmasına izin verilmez. Aile içi şiddette bu süre 2 hafta olabilir. Bu süre mağdurun talebi ile 3 ay daha uzatılabilir. Uzatma talebinde, çocuklarla iletişim yasağına gerekçe sunulması gerekir. Yeterli gerekçe sunulmadığı taktirde, şiddeti uygulayan kişi çocukları ile süre boyunca, şiddet gören kişiye birçok kurum yardım edebilir. Koruma evi, ev bulma, psikolojik destek gibi yardımlar sunabilecek birçok kurum mevcut. Birçok belediyede “Aile İçi Şiddet Dairesi” bulunuyor. Buralarda yardım kuruluşlarının adreslerine ve telefon numaralarına erişmek Aile içi şiddet genellikle, sağlık, sosyal, maddi ve oturum hakkı gibi sorunlara yol açıyor. Mağdurların psikolojik ve fiziksel sorunlarla karşı karşıya kalma ihtimalleri çok yüksek iken, kendilerine zarar verme gibi riskle de karşı karşıya kalabiliyorlar. Özellikle şiddet yoğunluğuna göre, alkol, sigara veya uyuşturucu gibi madde bağımlılıkları oluşabiliyor. Bunun önüne geçmenin yolu, ilk günden itibaren destek almak olabilir. Birçok kişi kendini sosyal anlamda geri çekebiliyor. Bunun temel nedeni ise maddi sıkıntı ve kaybı sorunuAyrıca göçmen bireyin kendi bağımsız oturum hakkı yok ise, kişi burada oturum kaybı sorunları nedeniyle birçok sıkıntı ile de boğuşmak zorunda kalabilir. Yasal olarak, 5 yıl evli kalan ve aynı evi paylaşan bireyler kendi oturum haklarına sahip olabiliyorlar. Evlilik süresi 3 yıl sürdüğünde bile, istisnai durumlarda oturum kaybı durumu yaşanmaz. Hatta kanıtlanabilir aile içi şiddet durumunda, 3 yıldan az bir süre evli olanlarda bile, oturum kaybı yaşanmama ihtimali oldukça yüksek. İsviçre’de aile içi şiddetİsviçre’de aile içi şiddet oldukça fazla. Bilenen oran sadece %20. Aile içi şiddetin %80’inin gizli olduğu ve kimsenin fark etmeyeceği şekilde gerçekleştiği tahmin oran olarak kadın mağduriyetinin %75, erkek mağduriyetinin ise %25 olduğu düşünülüyor. Burada, erkeklerin birçok kez ya utançlarından ya da yardım kuruluşlarının daha çok kadınlara yönelik olduğunu düşünmelerinden dolayı seslerini yükseltemedikleri tahmin ediliyorİstanbul Sözleşmesiİstanbul Sözleşmesi, devletlerin kadına yönelik şiddete karşı nasıl hareket edeceğini düzenleyen uluslararası bir yılının Nisan ayından bu yana yürürlükte olan İstanbul sözleşmesi ile, şiddet mağduru olan kadınlara destek sunan yardım kuruluşlarına daha fazla destek sunulması hedefleniyor. Sözleşmede, şiddeti önleme ve korumanın yanı sıra, suçlulara yönelik koğuşturma da yer alıyorFederal Hükümet tehlike altında bulunan kadınlara daha iyi koruma talep ederken, kantonlar bu sözleşmeyi uygulamakla yükümlü kılınıyorlar. Bu vesile ile, 2019 ve 2020 yıllarında uygulamaya yönelik bir analiz yapılması için hazırlıklar yapılıyor. Hükümet, ortaya çıkacak olan sonuçlara göre gerekli önlemleri almayı ve anlaşmayı uygulamayı hedefliyor. Kantonlar arasında yapılacak olan ortak çalışmalar ve güçlü bir dayanışma sayesinde, İstanbul Sözleşmesi dahilindeki işbirliği ve bilgi paylaşımı daha kolay kadınlar için daha çok sığınma eviİsviçre’de genel olarak korunma ihtiyacı duyan kadınların yerleşebileceği çok az sayıda sığınma evi bulunuyor. Bazı vakalarda koruma ve destek bulunmadığı için otel odalarının ayarlanması bile gerekli Hükümet bu eksikliği kabul ederken, özellikle de 14-20 yaş arasındaki genç kadınlar için sığınma evlerine ihtiyaç olup olmadığı konusunda araştırmalar yapılıyor. Şu an itibarı ile İsviçre’de bu yaş grubuna özel bir sığınma evi sadece Zürich bölgesinde İsviçre’de, hukuki konularda danışmanlık hizmetinden faydalanmak isteyenler yukardaki mail adresimden bana ulaşabilirler. Ayrıca Türkiye ile ilgili, tanıma/tenfiz davaları, tapu dava işlemleri, tebligat, vekâlet işlemi vs. türünden herhangi bir hukuki süreç içerisine giren ya da Türkiye’de hukuki takip yaptırmak isteyen okuyucularımız da iletişime geçebilirler. 34 mahkeme eşlerden birinin "darp" edilmesinden sonra şikayet olmasa da dava açılabilmesini öngören Türk Ceza Yasası'nın TCK ilgili maddesini iptal etmek için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi 34 mahkemenin başvurusunu tek dosyada birleştirip oyçokluğuyla reddetti. "Karar değiştirilmek istenmişti" "Anayasa Mahkemesi'nin aile içi şiddetin kamu davası olması yönündeki kararı olumlu bir karar. Ancak 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren yeni TCK'nın aile içi şiddeti kamu davası yapan maddelerinin daha yürürlüğe girdiği tarihten itibaren hukuk sistemi ve siyasetçiler tarafından uygulanmak istenmemesi, Türkiye açısından utanç verici bir gerçek. Yasa yürürlüğe girer girmez Adalet ve Kalkınma Parti'li AKP milletvekili Halil Ürün'ün eşine uyguladığı şiddet nedeniyle yargılanması gündeme geldiğinde de Halil Ürün ve Ürün gibilerinin kurtulabilmesi için yasa değişikliği yapılmak istenmişti." Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği KA-DER Başkanı avukat Hülya Gülbahar, bianet'e kararı böyle değerlendirdi. "Türkiye'nin değişik bölgelerinden 34 ayrı mahkemeden yasayı iptal ettirmek için anayasa mahkemesine başvurulması da bir o derece anlamlı. "Aile içi şiddet bütün dünyada özel bir suç türüdür. TCK'de eziyet başlığı altında işkence olarak insanlığa karşı bir suç olarak tanımlanıyor. Dünyanın birçok ülkesinde aile içi şiddet özel bir suç türü olarak düzenlenir, bu suçun en önemli özelliği insanların çok yakınındaki insanlardan gelmesi, saldırıya uğrayan kadınların neredeyse tamamına yakını saldırgana ekonomik sosyal ve psikolojik olarak bağımlı olduğu için bu konuyu aile içi şiddeti aile içi bir sorun olarak görüp kapatmaya çalışır, aile içi şiddetle samimi bir biçimde mücadele etmek isteyen bütün ülkelerde şikayet kadınların isteğine bağlı tutulmaz." "Kadının şikayetine bırakılamaz" "Kadınların eşlerini ya da babalarını şikayet etmelerini beklemek boş bir hayal. Buna kalkışan kadınların şikayetten sonra gittiği karakolda, mahkemede kendi aile çevresinde ve kendi sosyal çevresinde maruz kaldığı yeni şiddetleri ve baskıları hepimiz biliyoruz. Nitekim Esma Ürün de kocasını şikayet eder etmez çevresi tarafından baskı altına alınmış, şikayetini geri almak zorunda kalmıştı. Bu nedenle aile içi şiddetle mücadele konusu kesinlikle bir kamu sorunu, kamu davalarıyla görülmeli. Aksini düşünmek bu suçu cezasız bırakmak istemek demek." Gülbahar "Yaklaşık üç yıldır İstanbul'dan üç ayrı mahkemeden, evlilik içinde edinilen malların evliliğin başlangıç tarihinden itibaren paylaşılması gerektiğini savunan dosyaların Anayasa Mahkemesi'nde yıllardır beklediğini" belirtti. "Anayasa Mahkemesi'nin önüne gelen dosyalarda gerekli gördüğü zaman parti kapatma davalarında olduğu gibi ne kadar hızlı karar verebildiğini hepimiz izliyoruz. Milyonlarca kadının ve çocuğun hayatını ilgilendiren bir konuda kadınların bütün hatırlatmalarına rağmen hâlâ olumlu bir karar vermiş olmaması kadınların talepleri konusunda hukuk sisteminin ne kadar kayıtsız olduğunun tipik bir göstergesi." NZ/GG Nilüfer Zengin Kürkçü Galatasaray Üniversitesi'nde felsefe yüksek lisansı yaptı. 2012'de Sorbonne Paris 1 Üniversitesi'nde felsefe doktorasını tamamladı. 2003-2004 arasında Cumhuriyet Pazar'da, 2004'te kısa bir süre BirGün gazetesinde çalıştı. 2007-2008 arasında bianet'te çocuk ve kadın haberleri editörlüğü yaptı. Koç Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi'nde ders verdi. Felsefe ve yazı çalışmalarına devam ediyor.

aile içi şiddette kamu davası