Meala Qur’ana Piroz Ya Bi Kurdi (Kürtçe Kur’an ı Kerim Meali) Haşr suresi 18. ayet:Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes, yarına ne hazırladığına baksın. Talak suresi 3. ayet:Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah’a güvenirse O, ona yeter.
Haşr Suresinin okunuşu ve meali. ENAM SURESİ OKUNUŞU. 36.İnnema yestecıbüllezıne yesmeun vel mevta yeb'asühümüllahü sümme ileyhi yürceun.
Meal(Kur’an Yolu) ﴾89﴿. Yine o gün her ümmetin içinden kendileri hakkında birer tanık çıkaracağız; seni de bu kimseler hakkında tanık yapacağız. Bu kitabı sana her konuda açıklama getiren bir rehber, bir hidayet ve rahmet kaynağı, Allah’a gönülden bağlananlar için bir müjde olarak indirdik.
Notu PDF olarak indirmek için aşağıdaki linke tıklayın TEFSİR NOTLARI Tefsir dersi için hazırladığımız notlar, gereksiz yorumlardan ve bilgilerden arındılarak özet niteliğinde madde madde olarak hazırlanmıştır. Sitemizde paylaşılan notları kopyalarak çıktısını alabilir ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz. Sitemiz iki günde bir not paylaşımı amacıyla
Şifaâyetleri şunlardır: 1-“Ve yeşfî sudûra kavmi’m-mü’minîne ve yüzhib ğayza kulûbihim.”. Meali: (Allah mü’minler topluluğunun gönüllerini ferahlandırsın, şifâ versin ve kalplerindeki ıztırabı gidersin.) 4 2- “Yâ eyyühe’n-nâsü kad câet küm mev’ızatun min Rabbikum ve şifâü’l-limâ fi’s
Vay Tiền Nhanh. İhlas Suresi Kur’an-ı Kerim’de yer alan surelerden biridir. Birçok kişi bu surenin anlamını merak etmektedir. İhlas süresi Arapça okunuşu nedir? İhlas suresi Türkçe okunuşu nedir İşte tüm detayları ile İhlas suresi… İhlas Suresi Kur'an-ı Kerim'de yer alan surelerden biridir. Birçok kişi bu surenin anlamını merak etmektedir. İşte tüm detayları ile İhlas suresi… İhlas Suresi Türkçe okunuşu; Kul hüvellâhü ehad, Allâhüssamed, Lem yelid ve lem yûled, Ve lem yekün lehû küfüven ehad. İhlas Suresinin meali nedir Diyanet? Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla. De ki O, Allah'tır, bir tektir. Allah Samed'dir. Her şey O'na muhtaçtır, o, hiçbir şeye muhtaç değildir. Ondan çocuk olmamıştır Kimsenin babası değildir. Kendisi de doğmamıştır kimsenin çocuğu değildir. Kur'an-ı Kerim'de kaç ayet vardır? Neredeyse 1400 yıl önce Allah'ın Cebrail as vasıtasıyla gönderdiği Kur'an-ı Kerim tüm müslümanlar tarafından yüzyıllardır rehber edinilen en önemli kaynaktır. Kur'an-ı Kerim'in içeriği kadar, surelerin isimleri, sayısı ve ayet sayısı gibi özellikleri de birçok kişi tarafından merak edilmektedir. Peki Kur'an-ı Kerim'de kaç ayet var? Kur'an-ı Kerim'deki sure sayısı nedir ve isimleri nelerdir? İslam dininin ana kaynağı olan Kur'an-ı Kerim, sav 40 yaşındayken Mekke'de inmeye başlamıştır. Cebrail peygamber Nur dağının Hira mağarasında ayetleri ilk ayetleri ezberletmiştir. İlk olarak Alak suresinin ilk 5 ayetinin inmesiyle başlayan Kur'an-ı Kerim'in ilk ayeti de İkra yani Oku'dur. Yüzyıllardır tüm müslümanların hayatlarının her anını dizayn etmek için kullandıkları bu yegane kaynak, hiç tahrif olmadan günümüze kadar ulaşmıştır. sav'in peygamber olmasıyla 610 yılında inmeye başlayan ve 13 yıl Mekke'de 10 yıl da Medine'de inen Kur'an ayetleri 23 yılın sonunda tamamlanmıştır. Ramazan ayının Kadir gecesinde inmeye başlayan Kur'an ayetleri, sahabeler tarafından ezberlenerek daha sonra dört halife döneminde kitaplaştırılarak çoğaltılmıştır. 23 yılda inen Kur'an-ı Kerim'de toplamda 114 sure vardır. Bu surelerin tamamında 6236 ayet vardır. Bu konuda Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı şöyle açıklamada bulunmuştur Bilindiği gibi âyet, Kur'an cümlelerine verilen isimdir. Kur'an-ı Kerim, Hz. Peygamberden günümüze hiçbir değişikliğe uğramadan gelmiştir. Ancak Kur'an-ı Kerim üzerinde noktalama çalışmaları yapılırken âyetlerin bölünüp numaralandırılmasında bazı küçük farklılıklar olmuş; söz gelimi, bazı âlimlerin müstakil âyet olarak belirlediği bir ibare bazı âlimlerce iki âyet olarak düşünülmüş; böylece âyetlerin numaralandırılması konusunda küçük farklılıklar ortaya çıkmıştır. Her ne kadar halk arasında Kur'an'daki ayet sayısının 6666 olduğu yönünde yaygın bir söylem varsa da doğrusu bu rakamın 6236 olduğudur. Ayet nedir? Arapça'da delil, alamet anlamına gelen ayet kelimesi, Müslümanların kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'deki her bir harf, kelime veya cümleye verilen addır. Kur'an-ı Kerim'de 114 sure içinde 6236 ayet olduğu bilinir. Kur'an-ı Kerim'deki surelerin isimleri 1- Fatiha 2- Bakara 3- Ali- İmran 4- Nisa 5- Mâide 6- En'am 7- A'raf 8- Enfal 9- Tevbe 10- Yunus 11- Hûd 12- Yusuf 13-Rad 14- İbrahim 15- Hicr 16- Nahl 17- İsra 18- Kehf 19- Meryem 20- Ta-Ha 21- Enbiya 22- Hac 23-Müminun 24- Nur 25- Furkan 26- Şuara 27- Neml 28- Kasas 29- Ankebut 30- Rum 31- Lokman 32- Secde 33- Ahzab 34- Sebe 35- Fâtır 36- Ya-Sin 37- Saffat 38-Sad 39-Zümer 40- Mümin 41-Fussilet 42- Şura 43-Zuhruf 44- Duhan 45-Casiye 46-Ahkaf 47-Muhammed 48-Fetih 49-Hucurat 50-Kaf 51-Zariyat 52-Tur 53-Necm 54-Kamer 55-Rahman 56-Vakıa 57-Hadid 58-Mücadile 59- Haşr 60- Mümtehine 61- Saf 62- Cuma 63- Münafikun 64- Tegabun. 65- Talak 66- Tahrim 67- Mülk 68- Kalem 69- Hakka 70- Mearic 71 Nuh 72 Cin 73 Müzemmil 74 Müdessir 75 Kıyamet 76- İnsan 77- Mürselat 78- Nebe 79- Naziat 80 Abese 81- Tekvir 82- İnfitar 83- Mutafffifin 84- İnşikak 85- Buruc 86- Tarık 87- Ala 88- Gaşiye 89 Fecir 90 Beled 91- Şems 92- Leyl 93- Duha 94- İnşirah 95- Tin 96- Alak 97- Kadir 98- Beyyine 99- Zilzal 100- Adiyat 101- Karia 102- Tekasür 103- Asr 104- Hümeze 105- Fil 106- Kureyş 107- Maun 108- Kevser 109- Kafirun 110- Nasr 111- Mesed 112- İhlas 113- Felak 114- Nas .
Üzgünüz, bu videoyu sadece Kayıtlı üyeler izleyebilir. Lütfen giriş Yapınız ya da Buraya Tiklayarak sitemize ücretsiz üye olabilirsiniz. Teşekkürler! Arkadaşlarınıza da önerin! Bu videoyu beğenmediniz. Dikkate alacağız! HİLAL TV televizyonunda 22 Aralık 2014 tarihinde yayınlanan, Erdem UYGAN'ın sunduğu, Dr Fatih ORUM’un konuk olduğu “Kuran'a Göre İman ve Küfür” konusunun ele alındığı, Yükselen Sözler programında yer alan ayetlerden, Nisa Suresi 136. ayetinin Türkçe meali. Ey İnananlar! Allah’a, Elçisine; o Elçi’ye indirdiği Kitab’a ve daha önce indirdiği kitaplara güvenin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü görmezlik eder de kâfir olursa işte o gerçekten iyice sapıtmış demektir. Nisa Suresi 136 ayetinin meali. Kategori Fatih Orum Yorum Yazın Yorumlar Facebook Disqus
إِنَّمَا سُلْطَانُهُ عَلَى الَّذِينَ يَتَوَلَّوْنَهُ وَالَّذِينَ هُم بِهِ مُشْرِكُونَ İnnemâ sultânuhu alellezîne yetevellevnehu vellezîne hum bihî müşrikûnmüşrikûne. innemâ ancak, sadece sultânu-hu onun sultanlığı, yaptırım gücü alellezîne alâ ellezîne onlara karşı yetevellevne-hu ona yönelenler vellezîne ve ellezîne ve o kimseler, onlar hum onlar bi-hî onunla müşrikûne Allah'a ortak şirk koşanlar, müşrikler Abdulbaki Gölpınarlı Onun kudreti, ancak ona dost olup itâat edenlere yeter ve onlar da Tanrıya şirk koşanlardır. Abdullah Parlıyan Onun gücü kuvveti, ancak ona dost olup, ona itaat edenlere yeter ve onlar da Allah'la beraber, şeytana tanrısal nitelikler yakıştıranlardır. Adem Uğur Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a ortak koşanlaradır. Ahmed Hulusi Onun sultası, sadece, kendisini velî edinenler ilham ettiği fikirlere uyanlar ve Rablerine ortak koşanlaradır! Ahmet Tekin Şeytanın, şeytanî güçlerin nüfûzu, gücü kendisini dost ve otorite kabul edenlerin ve ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşanların üzerinde etkilidir. Ahmet Varol Onun gücü sadece kendisini dost edinenlere ve O'na ortak koşanlaradır. Ali Bulaç Onun zorlayıcı gücü ancak onu veli edinenlerle, onunla O'na Allah'a ortak koşanlar üzerindedir. Ali Fikri Yavuz Onun hâkimiyyeti, ancak kendisini veli edinenlere ve Allah’a ortak koşanlardır. Ali Ünal Onun nüfuzu, ancak onu dost edinip ona uyanlar ve itaat ve bağlılıkta onu Allah’a ortak tanıyanlar üzerindedir. Bayraktar Bayraklı Şeytanın hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a ortak koşanlaradır. Bekir Sadak O'nun nufuzu sadece, O'nu dost edinenler ve Allah'a ortak kosanlar uzerindedir. * Celal Yıldırım Onun sultası ancak, onu kendine dost ve yâr edinenler ve bir de Allah'a ortak koşanlar üzerindedir. Cemal Külünkoğlu Onun zorlayıcı gücü, kendisini dost edinenlere ve onu Allah'a ortak koşanlaradır. Diyanet İşleri eski O'nun nüfuzu sadece, O'nu dost edinenler ve Allah'a ortak koşanlar üzerindedir. Diyanet Vakfi Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a ortak koşanlaradır. Edip Yüksel Onun gücü, kendisini dost edinenlere ve onu Rab’lerine ortak koşanlaradır. Elmalılı Hamdi Yazır Onun sultası ancak onu veliy ittihaz edenlere ve Allaha şirk koşanlaradır Erhan Aktaş Onun sultanlığı,1 ancak kendisini veli2 edinen ve Allah’a ortak koşan kimseler için söz konusudur. 1- Yaptırım gücü. 2- Yardımcı, gözeten, dost, destekleyici. Kur’an’da yer alan, “veli” ve velinin çoğulu olan “evliya” dost, dostlar olarak çeviriye konu edilmektedir. Oysaki bu sözcükler, etik anlamda dostluğu değil; siyasi bağlamda, yönetmeyi, korumayı, gözetilmeyi ifade etmektedir. Gültekin Onan Onun zorlayıcı gücü ancak onu veli edinenlere, onunla O'na Tanrı'ya ortak koşanlar üzerindedir. Hakkı Yılmaz 99,100 Şüphesiz ki iman etmiş ve Rablerine işin sonucunu havale eden kimseler üzerinde Şeytan-ı Racim'in hiçbir zorlayıcı gücü yoktur. Onun zorlayıcı gücü, ancak kendisini, yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın edinenler ve Allah'a ortak koşanların ta kendileri olan kimseler üzerinedir. Harun Yıldırım Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a ortak koşanlaradır. Hasan Basri Çantay Onun zoru ancak onu yâr edinmekde olanlara ve onu kendisine Allaha eş koşanlara karşıdır. Hayrat Neşriyat O’nun hâkimiyeti, ancak onu dost edinenler ve O’na Allah’a ortak koşanlar üzerindedir. İbni Kesir Onun nüfuzu; sadece onu dost edinenler ve Allah'a şirk koşanlar üzerindedir. İskender Evrenosoğlu Onun şeytanın sultanlığı yaptırım gücü sadece ona şeytana yönelenlerin ve onunla şeytanla, Allah'a ulaşmayı dilemedikleri için Allah'a şirk koşanların üzerindedir onları etkiler. Kadri Çelik Onun zorlayıcı gücü ancak onu şeytanı veli edinenler ve onunla O'na Allah'a ortak koşanlar üzerindedir. Mehmet Ali Eroğlu Lakin onun gücü ancak, onu dost edinenlere ve Allah'a şirk koşanlaradır. Mehmet Okuyan Onun hakimiyeti kendisini dost edinenler ve O’na Allah’a ortak koşanlar üzerindedir. Muhammed Celal Şems Onun hâkimiyeti, yalnız onunla dostluk kuran ve onun yüzünden Allah’a ortak koşanların üzerindedir. Muhammed Esed Onun yalnızca kendisini izlemeye istekli olanlar üzerinde ve bir de ona tanrısal nitelikler yakıştıranlar üzerinde etkisi vardır. Mustafa Çevik 98-100 Sizleri dünya ve âhiret hayatının mutluluğuna ulaştıracak olan bu Kur’an’ı okuyup anlamaya ve yaşamaya çalışırken, kovulmuş şeytanın aklınızı karıştırıp, duygularınızı bulandırmasından Allah’a sığının. Şunu da iyi bilin ki Allah’a yürekten iman edip yalnız O’na güvenenler üzerinde şeytanın hiçbir yaptırım gücü yoktur. Şeytan ancak Allah’la birlikte başka ilahlar edinen, onlara güvenip yardım bekleyenleri kendine dost edinir ve onlar üzerinde etkili olup dilediğini yaptırır. Mustafa İslamoğlu ne var ki o, yalnızca kendisini kılavuz edinip ısrarla izleyenlerin ve kendisine ilahlık yakıştıranların üzerinde etkin bir güç sergileyebilir. Ömer Nasuhi Bilmen Şüphesiz ki, onun hakimiyeti ancak onu velî ittihaz edenlerin ve Allah'a şerik koşanların üzerinedir. Ömer Öngüt Onun nüfuzu ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a şirk koşanlaradır. Şaban Piriş Onun nüfuzu, sadece kendisini veli edinenler ve Allah’a şirk koşanlar üzerindedir. Sadık Türkmen Onun gücü/hakimiyeti sadece kendisini veli/dost edinenleredir. O kimseler ki; şeytanı, O’na ortak koşarlar! Seyyid Kutub Şeytanın, sadece onu dost edinenler ve Allah'a ortak koşanlar üzerinde, nüfuzu ve etkinliği vardır. Suat Yıldırım Onun nüfuzu, ancak onu dost edinenler ve onu Allah’a, ortak sayanlar üzerindedir. Süleyman Ateş Onun gücü, sadece kendisini dost tutanlara ve Allah'a ortak koşanlaradır o, sadece onları etkileyebilir. Süleymaniye Vakfı Onun üstünlüğü gücü,yetkisi, sadece onu dostveli edinenler ile Allah’a ortakşirk koşanlar üzerinde olur. Tefhim-ul Kuran Onun zorlayıcı gücü ancak onu veli edinenlerle onunla O'na Allah'a ortak koşanlar üzerindedir. Ümit Şimşek Onun gücü, ancak onu dost edinenlere ve Allah'a ortak koşanlara yeter. Yaşar Nuri Öztürk Onun sultası, sadece onu dost edinenlerle Allah'a ortak koşanlar üstündedir. En üste taşıEn alta taşıBu yazarın mealini okumaya devam et Bir sureye/ayete tıkladığınızda mealler ilk başta yazar ismine göre alfabetik olarak sıralanır. Yazar isminin solundaki kutucuğu yukarı/aşağı taşıyarak sıralamayı istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Tarayıcınızın çerezlerini silmediğiniz sürece tercihiniz daha sonraki ziyaretlerinizde hatırlanacaktır. Ayrıca bir yazarın ismine sağ tıklayarak bu yazarın mealinin en üstte veya en altta görünmesini de sağlayabilirsiniz.
Kuran-ı Kerim’in 16. suresi olan Nahl Suresi, Mekke’de nazil olmuştur ve 128 ayettir. Nahl Suresi, Anlamı, Arapça-Türkçe okunuşu ve Diyanet Meali ve FaziletiNahl Suresi, Mekke döneminde inmiştir. 128 âyettir. Kur’ân-ı Kerîm’in 16. suresidir. Sûre, adını 68. âyette geçen “en-Nahl” kelimesinden almıştır. “Nahl” bal arısı Kerim 16. Sure olan Nahl Suresi, Arapça-Türkçe Okunuşu, Anlamı ve Meali, FaziletleriNahl SuresiHakkında Kısa BilgiSure 128 Ayetten oluşmaktadır. Kuran-ı Kerim’in on altıncı 16. suresidir. Nahl Suresi 14. Cüzde yer alır. Nahl kelime anlamı olarak Bal arısı anlamına gelir. Mekke’de nazil olmuştur. 7723 harften oluşmaktadır. 49. Ayeti Secde Ayetidir. Kuran-ı Kerim’de iniş sırasına göre 70. ismini, 68. ayette geçen “Nahl” kelimesinden almaktadır. Nahl, bal arısı demektir. Surenin ismi, Allah’ın yaratıcı kudretinin bir arıda nasıl tecelli ettiğine işaret etmektedir. Bu sureye “Niam suresi” de denmektedir. Çoğu kaynaklara göre, bu sure Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden birkaç ay önce Mekke’de, Kehf suresinden sonra inmiştir. Bazı müfessirler surenin son üç ayetinin Medine dönemine ait olduğunu söylemişlerdir. Nahl suresi 128 ayettir. Kuran-ı Kerim’deki 16. sure ve iniş sırasına göre ise 70. ve FaydalarıResulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem Nahl Suresi hakkında şöyle buyurmuştur“Her kim Nahl Suresini okumaya devam ederse, Allah’u Teala ona vermiş olduğu nimetlerden hesaba çekmez, ve vasiyyeti en güzel şekilde yazıp vefat etmiş kişiye verilen ecir gibi sevap verilir.” Kadı Beyzavi, Envarut-Tenzil ve Esrarut-Te’vilFesat ve fitneden kurtulmak için Nahl Suresi 10 kere bir dilek, dua veya ihtiyacın karşılanması için ihlas ve samimi bir niyetle Nahl Suresi okunup dua edilirse Allah’ın izniyle duası kabul Suresi Türkçe AnlamıNahl Suresi Latin Harfli Okunuşu Ve Türkçe MealiBismillâhirrahmânirrahîmNahl Suresi 1. Ayet Etâ emrullâhi fe lâ testa’cilûhtesta’cilûhu, subhânehu ve teâlâ ammâ yuşrikûnyuşrikûne. Meali Allah’ın emri geldi. Artık onda onun muhtevasının gerçekleşmesinde acele etmeyin. O’nu tenzih edin. Ve O, şirk koşulan şeylerden Yüce’ Suresi 2. Ayet Yunezzilul melâikete bir rûhi min emrihî alâ men yeşâu min ibâdihî en enzirû ennehu lâ ilâhe illâ ene fettekûnfettekûni. Meali Kullarından dilediği üzerine kişi “Benden başka ilâh yoktur.” tarzında uyarmaları için melekleri, emrinden ruh ile beraber indirir. Öyleyse Bana karşı takva sahibi olun ruhunuzu ölmeden evvel Bana ulaştırın.Nahl Suresi 3. Ayet Halakas semâvâti vel arda bil hakkhakkı, teâlâ âmmâ yuşrikûnyuşrikûne. Meali Semaları ve yeryüzünü hak ile yarattı. O, onların şirk koştukları şeylerden Yüce’ Suresi 4. Ayet Halakal insâne min nutfetin fe izâ huve hasîmun mubinmubînun. Meali İnsanı bir nutfeden yarattı. Böyle olmasına rağmen o, apaçık hasım düşman Suresi 5. Ayet Vel en’âme halakahâ, lekum fîhâ dif’un ve menâfiu ve minhâ te’kulûnte’kulûne. Meali Ve hayvanlar; onları da O, yarattı. Sizin için onda, soğuktan koruyan şeyler ve menfaatler faydalar vardır. Ve de ondan hayvanlardan Suresi 6. Ayet Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûntesrehûne. Meali Onları, akşamları otlaktan döndürdüğünüz zaman ve sabahları otlatmaya çıkardığınız zaman sizin için onda bir güzellik Suresi 7. Ayet Ve tahmilu eskâlekum ilâ beledin lem tekûnû bâlıgîhi illâ bi şıkkıl enfusenfusi, inne rabbekum le raûfun rahîmrahîmun. Meali Ve kendinizin yorulmadan ulaşamayacağınız ancak çok meşakkatle gidebileceğiniz beldeye, ağır eşyalarınızı onlarla taşırsınız. Muhakkak ki sizin Rabbiniz, gerçekten Rauf’tur çok şefkatli, çok merhametli ve Rahîm’dir rahmet nuru gönderen.Nahl Suresi 8. Ayet Vel hayle vel bigâle vel hamîre li terkebûhâ ve zînehzîneten, ve yahluku mâ lâ ta’lemûnta’lemûne. Meali Onlara binmeniz için ve de ziynet olarak süs hayvanı olarak, atlar, katırlar ve merkepler ve daha bilmediğiniz şeyler Suresi 9. Ayet Ve alallâhi kasdus sebîli ve minhâ câircâirun, ve lev şâe le hedâkum ecmaînecmaîne. Meali Ve sebîllerin dergâhlardan Sıratı Mustakîm’e ulaşan bütün yolların yani mürşidlerin tayini, Allah’ın üzerinedir. Ve ondan sapanlar vardır. Ve eğer O dileseydi, sizin hepinizi hidayete Suresi 10. Ayet Huvellezî enzele mines semâi mâen lekum minhu şarâbun ve minhu şecerun fîhi tusîmûntusîmûne. Meali Sizin için semadan su indiren, O’dur. İçecek şeyler ondandır sudandır. Ve ağaçlar ve otlar ondan olur. Orada hayvanlarınızı Suresi 11. Ayet Yunbitu lekum bihiz zer’a vez zeytûne ven nahîle vel a’nâbe ve min kullis semerâtsemereti, inne fî zâlike le âyeten li kavmin yetefekkerûnyetefekkerûne. Meali Onunla sizin için; ekinler, zeytinler, hurmalıklar ve bağlar ve bütün ürünlerden ürünleri, meyveleri yetiştirir. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden kavim için elbette âyet delil Suresi 12. Ayet Ve sehhara lekumul leyle ven nehâre veş şemse vel kamerkamere, ven nucûmu musahharâtun bi emrihemrihî, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin ya’kılûnya’kılûne. Meali Ve gece ve gündüz, Güneş ve Ay ve yıldızları sizin emrinize verdi. Onlar, O’nun Allahû Tealâ’nın emri ile size musahhar emrinize amade, hazır kılındılar. Muhakkak ki bunda, akıl eden bir kavim için, elbette âyetler deliller Suresi 13. Ayet Ve mâ zerae lekum fîl ardı muhtelifen elvânuhelvânuhu, inne fî zâlike le âyeten li kavmin yezzekkerûnyezzekkerûne. Meali Yeryüzünde sizin için ne yaratıp çoğalttıysa hepsinin renkleri çeşit çeşittir muhteliftir. Muhakkak ki bunda, zikreden tezekkür eden bir kavim için elbette âyet delil Suresi 14. Ayet Ve huvellezî sehharel bahre li te’kulû minhu lahmen tariyyen ve testahricû minhu hilyeten telbesûnehâ, ve terel fulke mevâhira fîhi ve li tebtegû min fadlihî ve leallekum teşkurûnteşkurûne. Meali Ondan taze et yemeniz için, denizi emrinize veren, O’dur. Ondan süs eşyası çıkarırsınız, onu takarsınız. Ve onun içinde, suları yararak giden gemileri görürsünüz. Ve bunlar, O’nun fazlından istemeniz içindir. Ve böylece Suresi 15. Ayet Ve elkâ fîl ardı revâsiye en temîde bikum ve enhâren ve subulen leallekum tehtedûntehtedûne. Meali Ve sizinle sarsılır diye sarsılmamanız için, yeryüzünde dağlar oluşturdu. Nehirler ve yollar oluşturdu. Böylece yolunuzu bulursunuz hidayete erersiniz.Nahl Suresi 16. Ayet Ve alâmâtalâmatin, ve bin necmi hum yehtedûnyehtedûne. Meali Ve alâmetler işaretler ve yıldızla devrin imamıyla onlar, yol bulurlar hidayete ererler.Nahl Suresi 17. Ayet E fe men yahluku ke men lâ yahlukyahluku, e fe lâ tezekkerûntezekkerûne. Meali Yaratan kimse, yaratmayan kimse gibi midir? Hâlâ tezekkür etmez misiniz?Nahl Suresi 18. Ayet Ve in teuddû ni’metallâhi lâ tuhsûhâ, innallâhe le gafûrun rahîmrahîmun. Ve şâyet, Allah’ın ni’metlerini adet adet tane tane sayarsanız, O’nu sayamazsınız. Muhakkak ki O, Gafur’dur mağfiret edendir, Rahîm’dir rahmet nurunu gönderendir.Nahl Suresi 19. Ayet Vallâhu ya’lemu mâ tusirrûne ve mâ tu’linûntu’linûne. Meali Ve Allah, gizlediklerinizi sırlarınızı, sakladığınız şeyleri ve açıkladığınız alenî olan şeyleri Suresi 20. Ayet Vellezîne yed’ûne min dûnillâhi lâ yahlukûne şey’en ve hum yuhlekûnyuhlekûne. Meali Allah’tan başkasına dua ettikleri şeyler, bir şey yaratamazlar. Onlar, kendileri Suresi 21. Ayet Emvâtun gayru ahyâ’ahyâin, ve mâ yeş’urûne eyyâne yub’asûnyub’asûne. Meali Onlar ölüdürler, diri değildirler. Ve ne zaman beas olunacaklarının diriltileceklerinin bilincinde Suresi 22. Ayet İlâhukum ilâhun vâhidvâhidun, fellezîne lâ yu’minûne bil âhirati kulûbuhum munkiretun ve hum mustekbirûnmustekbirûne. Meali Sizin ilâhınız, bir tek ilâhtır. Hâlâ ahirete ruhu ölmeden evvel Allah’a ulaştırmaya inanmayan kimselerin kalpleri, inkâr edicidir ve onlar, kibirlenen Suresi 23. Ayet Lâ cereme ennallâhe ya’lemu mâ yusirrûne ve mâ yu’linûnyu’linûne, innehu lâ yuhıbbul mustekbirînmustekbirîne. Meali Onların gizledikleri ve açıkladıkları alenî olan şeyleri, Allah’ın bildiğine şüphe yok. Muhakkak ki O, kibirlenenleri Suresi 24. Ayet Ve izâ kîle lehum mâ zâ enzele rabbukum kâlû esâtîrul evvelînevvelîne. Meali Ve onlara “Rabbiniz ne indirdi?” denildiği zaman “Evvelkilerin masallarını.” Suresi 25. Ayet Liyahmilû evzârehum kâmileten yevmel kıyâmeti ve min evzârillezîne yudıllûnehum bi gayri ilmilmin, e lâ sâe mâ yezirûnyezirûne. Meali Kıyâmet günü, onların kendi günahlarının tamamını yüklendikten başka, ilimleri olmaksızın dalâlette kalmasına sebep oldukları kimselerin günahlarından da yüklenmeleri için. Yüklendikleri şey ne kadar kötü, öyle değil mi?Nahl Suresi 26. Ayet Kad mekerellezîne min kablihim fe etallâhu bunyânehum minel kavâıdi fe harre aleyhimus sakfu min fevkıhim ve etâhumul azâbu min haysu lâ yeş’urûnyeş’urûne. Meali Onlardan öncekiler de hile yapmışlardı. Allah, onların binalarını temellerinden harap etti, yıktı. Böylece tavanları, üstlerinden üzerlerine çöktü. Onlara azap, farkında olmadıkları yerden Suresi 27. Ayet Summe yevmel kıyâmeti yuhzîhim ve yekûlu eyne şurekâiyellezîne kuntum tuşâkkûne fîhim, kâlellezîne ûtul ilme innel hızyel yevme ves sûe alel kâfirînkâfirîne. Meali Sonra kıyâmet günü Allah, onları alçaltacak rezil rüsva edecek. Ve onlara “Ortaklarım nerede?” diyecek. “Onlar için ayrılıklara düştünüz.” Kendilerine ilim verilenler şöyle dedi “Muhakkak ki rezillik ve azap, bugün kâfirlerin üstünedir.”Nahl Suresi 28. Ayet Ellezîne teteveffâhumul melâiketu zâlimî enfusihim fe elkavus seleme mâ kunnâ na’melu min sû’sûin, belâ innallâhe alîmun bimâ kuntum ta’melûnta’melûne. Meali Melekler, nefslerine zulmedenleri vefat ettirecekleri zaman onlar teslim olurken “Biz, bir kötülük yapmadık.” dediler. Hayır, muhakkak ki Allah, yapmış olduğunuz kötü amelleri en iyi Suresi 29. Ayet Fedhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ fe lebi’se mesvel mutekebbirînmutekebbirîne. Meali Haydi, orada ebediyyen kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. Kibirlenenlerin büyüklük taslayanların kaldığı yer ne Suresi 30. Ayet Ve kîle lillezînettekav mâ zâ enzele rabbukum, kâlû hayrâhayren, lillezîne ahsenû fî hâzihid dunyâ hasenehhaseneten, ve le dârul âhıreti hayrhayrun, ve le ni’me dârul muttekînmuttekîne. Meali Ve takva sahiplerine “Rabbiniz ne indirdi?” denildi. “Hayır güzellikler.” dediler. Ahsen olanlara iradesini Allah’a teslim edenlere bu dünyada haseneler iyilikler, güzellikler, sevaplar, pozitif dereceler vardır. Ve elbette ahiret yurdu daha hayırlıdır. Ve gerçekten muttakilerin takva sahiplerinin yurdu ne Suresi 31. Ayet Cennâtu adnin yedhulûnehâ tecrî min tahtihel enhâru lehum fîhâ mâ yeşâûnyeşâûne, kezâlike yeczîllâhul muttekînmuttekîne. Meali Onlar muttakiler, altından nehirler akan Adn cennetlerine girerler. Orada, onların diledikleri herşey vardır. İşte Allah, ahsen olan muttakileri bihakkın takvanın sahiplerini böyle Suresi 32. Ayet Ellezîne teteveffâhumul melâiketu tayyibîne yekûlûne selâmun aleykumudhulûl cennete bimâ kuntum ta’melûnta’melûne. Meali Melekler, onları tayyib en güzel, en iyi bir şekilde vefat ettirirler. Onlara “Selâm üzerinize olsun. Yapmış olduğunuz güzel, hayırlı ameller sebebiyle cennete girin.” Suresi 33. Ayet Hel yanzurûne illâ en te’tiyehumul melâiketu ev ye’tiye emru rabbikrabbike, kezâlike fe alellezîne min kablihim, ve mâ zalemehumullâhu ve lâkin kânû enfusehum yazlimûnyazlimûne. Meali Onlar sadece meleklerin gelmesini mi yoksa Rabbinin emrinin gelmesini mi bekliyorlar? Onlardan öncekiler de böyle yaptılar. Ve Allah, onlara zulmetmedi. Fakat onlar, kendi nefslerine Suresi 34. Ayet Fe esâbehum seyyiâtu mâ amilû ve hâka bihim mâ kânû bihî yestehziûnyestehziûne. Meali Böylece yaptıkları kötü ameller, onlara isabet etti ulaştı. Alay etmiş oldukları şey, onları Suresi 35. Ayet Ve kâlellezîne eşrekû lev şâallâhu mâ abednâ min dûnihî min şey’in nahnu ve lâ âbâunâ ve lâ harremnâ min dûnihi min şey’şey’in, kezâlike fe alellezîne min kablihim, fe hel aler rusuli illel belâgul mubînmubînu. Meali Şirk koşanlar “Eğer Allah dileseydi, biz O’ndan başka bir şeye kul olmazdık. Ve babalarımız da kul olmazdı. Ve O’ndan O’nun emrinden başka bir şeyi haram kılmazdık.” dediler. Onlardan öncekiler de böyle yaptı. Artık resûllerin üzerinde apaçık tebliğden başka bir sorumluluk var mı?Nahl Suresi 36. Ayet Ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgûttâgûte, fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâlehdalâletu, fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibînmukezzibîne. Meali Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin milletlerin, kavimlerin içinde resûl beas ettik hayata getirdik, vazifeli kıldık. Allah’a ulaşmayı dileyerek Allah’a kul olsunlar ve taguttan insan ve cin şeytanlardan içtinap etsinler sakınıp kurtulsunlar diye. Onlardan bir kısmını, Resûlün daveti üzerine Allah’a ulaşmayı dileyenleri Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının dilemeyenlerin üzerine dalâlet hak oldu. Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın görün.Nahl Suresi 37. Ayet İn tahris alâ hudâhum fe innallâhe lâ yehdî men yudıllu ve mâ lehum min nâsırînnâsırîne. Meali Sen, onların hidayete ermesini çok istemene rağmen muhakkak ki Allah, dalâlette bıraktığı kimseyi onlar Allah’a ulaşmayı dilemedikçe hidayete erdirmez. Ve onlar için bir yardımcı da Suresi 38. Ayet Ve aksemû billâhi cehde eymânihim lâ yeb’asullâhu men yemûtyemûtu, belâ va’den aleyhi hakkan ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûnya’lemûne. Meali Ve “Kim ölürse Allah, onu beas etmez yeniden diriltmez.” diye en kuvvetli yeminleri ile Allah’a kasem ettiler. Hayır, öyle değil. Bu, O’nun Allah’ın üzerinde hak bir vaaddir. Ve lâkin insanların çoğu Suresi 39. Ayet Li yubeyyine lehumullezî yahtelifûne fîhi ve li ya’lemellezîne keferû ennehum kânû kâzibînkâzibîne. Meali Bu diriltme hakkında ihtilâfa düştükleri şeyin, onlara beyan edilmesi açıklanması için ve inkâr edenlerin kâfirlerin, kendilerinin şüphesiz kesinlikle yalancı olduklarını bilmeleri Suresi 40. Ayet İnnemâ kavlunâ li şey’in izâ erednâhu en nekûle lehu kun fe yekûnyekûnu. Meali Bir şeyin olmasını istediğimiz zaman Bizim sözümüz, ona sadece “Ol!” dememizdir. O, hemen Suresi 41. Ayet Vellezîne hâcerû fillâhi min ba’di mâ zulimû li nubevvi ennehum fîd dunyâ hasenehhaseneten, ve le ecrul âhıreti ekberekberu, lev kânû ya’lemûnya’lemûne. Meali Ve zulme maruz kaldıktan sonra, Allah için Allah yolunda hicret edenleri, dünya hayatında mutlaka hasenelerle güzellikler, iyilikler, güzel bir yurt yerleştirmemiz içindir. Ve ahiret mükâfatı, elbette daha büyüktür, şâyet bilmiş Suresi 42. Ayet Ellezîne saberû ve alâ rabbihim yetevekkelûnyetevekkelûne. Meali Onlar, kendilerine yapılan zulümlere sabrettiler. Ve onlar, Rab’lerine tevekkül Suresi 43. Ayet Ve mâ erselnâ min kablike illâ ricâlen nûhî ileyhim fes’elû ehlez zikri in kuntum lâ ta’lemûnta’lemûne. Meali Ve Biz, senden önce, kendilerine vahyettiğimiz ricalden erkeklerden başkasını resûl olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, o taktirde zikir ehline daimi zikir sahiplerine sorun!Nahl Suresi 44. Ayet Bil beyyinâti vez zuburzuburi, ve enzelnâ ileykez zikre li tubeyyine lin nâsi mâ nuzzile ileyhim ve leallehum yetefekkerûnyetefekkerûne. Meali Beyyinelerle ispat vasıtaları ile ve semavî kitaplarla resûller gönderdik onlara indirilenleri, insanlara beyan etmen açıklaman için sana da zikri Kur’ân-ı Kerim’i indirdik. Umulur ki böylece onlar, tefekkür Suresi 45. Ayet E fe eminellezîne mekerû seyyiâti en yahsifallâhu bihimul arda ev ye’tiyehumul azâbu min haysu lâ yeş’urûnyeş’urûne. Meali Kötülükler için tuzak kuranlar, Allah’ın onları yerin dibine geçirmesinden geçirmeyeceğinden veya azabın, farkına varamayacakları bir yerden gelmesinden gelmeyeceğinden emin mi oldular?Nahl Suresi 46. Ayet Ev ye’huzehum fî tekallubihim fe mâ hum bi mu’cizînmu’cizîne. Meali Veya onlar dönüp dolaşırlarken, Allah’ın onları yakalamasından yakalamamasından emin mi oldular? Ve onlar, Allah’ı aciz Suresi 47. Ayet Ev ye’huzehum alâ tehavvuftehavvufin, fe inne rabbekum le raûfun rahîmrahîmun. Meali Veya onları korkuyorlarken yakalar. Buna rağmen muhakkak ki senin Rabbin, elbette Rauf’tur çok şefkatlidir, Rahîm’dir rahmet nuru gönderendir, merhametlidir.Nahl Suresi 48. Ayet E ve lem yerev ilâ mâ halakallâhu min şey’in yetefeyyeu zilâluhu anil yemîni veş şemâili succeden lillâhi ve hum dâhırûndâhırûne. Meali Onlar, Allah’ın yarattığı herşeyi elektronları görmediler mi? Onun gölgeleri karşıt elektronları, tâbî olarak elektronlara, sağdan sağ spinli ve soldan sol spinli, Allah’a secde ederek Suresi 49. Ayet Ve lillâhi yescudu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı min dâbbetin vel melâiketu ve hum lâ yestekbirûnyestekbirûne. SECDE ÂYETİ Meali Semalarda olanlar ve yeryüzünde olan dabbelerin yürüyen canlıların hepsi ve melekler, Allah’a secde ederler. Ve onlar, Suresi 50. Ayet Yehâfûne rabbehum min fevkıhim ve yef’alûne mâ yu’merûnyu’merûne. Meali Onlar, onların üstlerindeki emrinde oldukları Rab’lerinden korkarlar. Ve emrolundukları şeyleri Suresi 51. Ayet Ve kâlallâhu lâ tettehızû ilâheynisneynilâheynisneyni, innemâ huve ilâhun vâhıdvâhıdun, fe iyyâye ferhebûnferhebûne. Meali Ve Allah, şöyle dedi “İki ilâh edinmeyin! O, sadece tek bir ilâhtır. O halde sadece Benden korkun!”Nahl Suresi 52. Ayet Ve lehu mâ fîs semâvâti vel ardı ve lehud dînu vâsıbâvâsıben, e fe gayrallâhi tettekûntettekûne. Meali Ve semalarda ve yeryüzünde olanlar, O’nundur. Ve dîn, daima O’na aittir. Öyleyse hâlâ Allah’tan başkasından mı korkuyorsunuz?Nahl Suresi 53. Ayet Ve mâ bikum min ni’metin fe minallâhi summe izâ messekumud durru fe ileyhi tec’erûntec’erûne. Meali Sizin olan ne kadar ni’met varsa hepsi Allah’tandır. Sonra da size bir sıkıntı dokunsa, o zaman O’na Suresi 54. Ayet Summe iza keşefad durra ankum izâ ferîkun minkum bi rabbihim yuşrikûnyuşrikûne. Sonra O, sizden zararı sıkıntıları giderince o zaman da sizden bir grup, Rab’lerine şirk ortak Suresi 55. Ayet Li yekfurû bimâ âteynâhum, fe temetteû, fesevfe ta’lemûnta’lemûne. Meali Onlara verdiğimiz şeylere nankörlük etsinler! Haydi faydalanın meta’lanın. Artık yakında Suresi 56. Ayet Ve yec’alûne li mâ lâ ya’lemûne nasîben mimmâ razaknâhum, tallâhi le tus’elunne ammâ kuntum tefterûntefterûne. Meali Onları rızıklandırdığımız şeylerden, bilmediklerine bir pay nasip ayırıyorlar. Allah’a yemin olsun ki; iftira etmiş olduğunuz şeylerden mutlaka Suresi 57. Ayet Ve yec’alûne lillâhil benâti subhânehu ve lehum mâ yeştehûnyeştehûne. Meali Ve Allah’a, kızlar isnat ediyorlar. O, Sübhan’dır Allah çocuk edinmekten münezzehtir. Ve beğendikleri tercih ettikleri; erkek çocuklar ise kendilerinin onların Suresi 58. Ayet Ve izâ buşşire ehaduhum bil unsâ zalle vechuhu musvedden ve huve kezîmkezîmun. Meali Onlardan birisi, bir kız çocuk ile müjdelendiği zaman öfkeli olarak, yüzü siyahlaşıp Suresi 59. Ayet Yetevârâ minel kavmi min sûi mâ buşşire bihbihî, e yumsikuhu alâ hûnin em yedussuhu fît turâbturâbi, e lâ sâe mâ yahkumûnyahkumûne. Meali Müjdelendiği şeyin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir. Onu zelillikle tutsun mu yoksa onu toprağa mı gömsün? Verdikleri hüküm ne kötü öyle değil mi?Nahl Suresi 60. Ayet Lillezîne lâ yu’minûne bil âhıreti meselus sev’sev’i, ve lillâhil meselul â’lâ, ve huvel azîzul hakîmhakîmu. Meali Haberin kötü telâkki edilmesi, ahirete hayattayken Allah’a ulaşmaya inanmayanlara aittir. Ve âlâ yüce olma durumu, Allah’a aittir. Ve O; Azîz’dir, Hakîm’ Suresi 61. Ayet Ve lev yuâhızullâhun nâse bi zulmihim mâ tereke aleyhâ min dâbbetin ve lâkin yuahhıruhum ilâ ecelin musemmâmusemmen, fe izâ câe eceluhum lâ yeste’hırûne sâaten ve lâ yestakdimûnyestakdimûne. Meali Ve eğer Allah, insanları zulümleri sebebiyle sorgulayıp derhal cezalandırsaydı, onun yeryüzünün üzerinde yürüyen canlılardan bir canlı bırakmazdı. Ve fakat onları, belirli bir zamana kadar tehir eder erteler. Artık onların ecelleri geldiği zaman ne bir saat tehir edilir ertelenir ne de bir saat evvele Suresi 62. Ayet Ve yec’alûne lillâhi mâ yekrehûne ve tesıfu elsinetuhumul kezibe enne lehumul husnâ, lâ cereme enne lehumun nâre ve ennehum mufretûnmufretûne. Meali Ve onlar, kerih gördükleri beğenmedikleri şeyleri kızları Allah’a isnat ederler has kılarlar. Ve onların dilleri, en güzelin “onlara ait olduğu” yalanını söyler. Ateşin cehennemin, onların olduğuna şüphe yok. Ve muhakkak ki onlar, ifratta olanlar aşırı davrananlar Suresi 63. Ayet Tallâhi lekad erselnâ ilâ umemin min kablike fe zeyyene lehumuş şeytânu a’mâlehum fe huve veliyyuhumul yevme ve lehum âzâbun elîmelîmun. Allah’a yemin olsun ki; senden önceki ümmetlere resûller göndermiştik. Fakat şeytan, onlara amellerini süslü gösterdi. Artık o gün, onların dostu, o şeytan olacaktır. Onlar için elîm azap Suresi 64. Ayet Ve mâ enzelnâ aleykel kitâbe illâ li tubeyyine lehumullezîhtelefû fîhi ve huden ve rahmeten li kavmin yu’minûnyu’minûne. Meali Ve Kitab’ı sana, “hakkında ihtilâfa düştükleri şeyi” onlara beyan etmenden açıklamandan ve âmenû olan Allah’a ulaşmayı dileyerek mü’min olan bir kavme hidayet ve rahmet olmasından başka bir şey için Suresi 65. Ayet Vallâhu enzele mines semâi mâen fe ahyâ bihil arda ba’de mevtihâ, inne fî zâlike le âyeten li kavmin yesmeûnyesmeûne. Meali Ve Allah, semadan suyu indirdi. Böylece onunla, ölümünden sonra arza yeryüzüne hayat verdi. Muhakkak ki bunda, işiten bir kavim için elbette bir âyet delil Suresi 66. Ayet Ve inne lekum fîl en’âmi le ibrehibreten, nuskîkum mimmâ fî butûnihî min beyni fersin ve demin lebenen hâlisen sâigan liş şâribînşâribîne. Meali Ve muhakkak ki hayvanlarda, sizin için elbette bir ibret vardır. Size, onların karnında, fers sindirilmiş gıda ile kan arasından oluşan, tadanlar için boğazdan kolayca geçen halis saf süt Suresi 67. Ayet Ve min semerâtin nahîli vel a’nâbi tettehîzûne minhu sekeren ve rızkan hasenâhasenen, inne fî zâlike le âyeten li kavmin ya’kılûnya’kılûne. Meali Hurma ve üzümden, şeker hurma şerbeti, üzüm suyu, şıra ve güzel bir rızık edinirsiniz. Muhakkak ki bunda, akıl eden bir kavim için elbette bir âyet Suresi 68. Ayet Ve evhâ rabbuke ilen nahli enittehızî minel cibâli buyûten ve mineş şeceri ve mimmâ ya’rişûnya’rişûne. Meali Ve senin Rabbin, balarısına, dağlardan, ağaçlardan ve onların insanların kurdukları çardaklardan, evler kovanlar edinmelerini Suresi 69. Ayet Summe kulî min kullis semerâti feslukî subule rabbiki zululâzululen, yahrucu min butûnihâ şarâbun muhtelifun elvânuhu fîhi şifâun lin nâsnâsi, inne fî zâlike le âyeten li kavmin yetefekkerûnyetefekkerûne. Meali Sonra meyvelerin çiçeklerin hepsinden yeyin! Rabbinin emre amade kılınmış yollarında sülûk edin uçun, dolaşın. Onun karnından muhtelif çeşitli renklerde içecek bal çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için elbette bir âyet delil Suresi 70. Ayet Vallâhu halakakum summe yeteveffâkum ve minkum men yureddu ilâ erzelil umuri li keylâ ya’leme ba’de ilmin şey’aşey’en, innallâhe alîmun kadîrkadîrun. Meali Ve Allah, sizi yarattı. Sonra sizi vefat ettirecek. Ve sizden kim, ömrünün en rezil devresine geri hidayetten dalâlete döndürülürse bu, bir şey konusunda ilim sahibi olduktan hidayeti öğrendikten sonra bilemediği idrak edemediği içindir. Muhakkak ki Allah, en iyi bilendir, kaadir olandır herşeye gücü yetendir.Nahl Suresi 71. Ayet Vallâhu faddale ba’dakum alâ ba’dın fîr rızkrızkı, femellezîne fuddılû bi râddî rızkıhim alâ mâ meleket eymânehum fe hum fîhi sevâ’sevâun, e fe bi ni’metillâhi yechadûnyechadûne. Meali Üstün kılınan kimseler, ellerinin altında bulunanlara rızıklarını veren verici değiller çünkü rızkı veren sadece Allah’tır. Oysa onlar, rızıkları konusunda eşittirler. Onlar, Allah’ın ni’metini bilerek mi inkâr ediyorlar?Nahl Suresi 72. Ayet Vallâhu ceale lekum min enfusikum ezvâcen ve ceale lekum min ezvâcikum benîne ve hafedeten ve rezakakum minet tayyibâttayyibâti, e fe bil bâtıli yu’minûne ve bi ni’metillâhi hum yekfurûnyekfurûne. Meali Ve Allah, sizin için sizin nefsinizden zevceler eşler ve sizin için zevcelerinizden oğullar ve torunlar kıldı. Ve sizi tayyib helâl, temiz rızıklarla rızıklandırdı. Hâlâ bâtıla mı inanıyorlar? Ve onlar, Allah’ın ni’metini inkâr mı ediyorlar?Nahl Suresi 73. Ayet Ve ya’budûne min dûnillâhi mâ lâ yemliku lehum rızkan mines semâvâti vel ardı şey’en ve lâ yestetîûnyestetîûne. Ve onlar müşrikler, semalardan ve yeryüzünden onlara rızık olarak bir şey vermeye malik olmayan, Allah’tan başka şeylere putlara tapıyorlar. Ve onlar, o putlar ki; hiçbir şeye muktedir değildirler güçleri yetmez.Nahl Suresi 74. Ayet Fe lâ tadribû lillâhil emsâlemsâle, innallâhe ya’lemu ve entum lâ ta’lemûnta’lemûne. Meali Artık onları putları, Allah’ın emsali benzeri tutmayın! Muhakkak ki Allah, bilir ve siz Suresi 75. Ayet Daraballâhu meselen abden memlûken lâ yakdiru alâ şey’in ve men razaknâhu minnâ rızkan hasenen fe huve yunfiku minhu sırren ve cehrâcehren, hel yestevûnyestevûne, elhamdulillâhelhamdulillâhi, bel ekseruhum lâ ya’lemûnya’lemûne. Meali Allah şöyle bir misal verdi Bir şeye muktedir olmayan gücü yetmeyen, köle olan bir kul ve tarafımızdan güzel bir rızık ile rızıklandırdığımız böylece ondan gizli ve aşikâr infâk eden kimse; onlar, eşit müsavi olabilir mi? Hamd, Allah’a mahsustur Allah içindir. Hayır, onların çoğu Suresi 76. Ayet Ve daraballâhu meselen raculeyni ehaduhumâ ebkemu lâ yakdiru alâ şey’in ve huve kellun alâ mevlâhu eynemâ yuveccihhu lâ ye’ti bi hayrhayrin, hel yestevî huve ve men ye’muru bil adli ve huve alâ sırâtın mustakîmmustakîmin. Meali Allah, iki adamı örnek verdi. İkisinden birisi dilsiz, bir şeye muktedir değil gücü yetmez. Ve o, Mevlâsı’na Efendisi’ne yüktür. Onu nereye yönlendirse gönderse, bir hayır fayda getiremez sağlayamaz. O, adaletle emreden irşad makamının sahibi olan ve Sıratı Mustakîm üzerinde olan kimse ile eşit müsavi olabilir mi?Nahl Suresi 77. Ayet Ve lillâhi gaybus semâvâti vel ardardı, ve mâ emrus sâati illâ kelemhıl basari ev huve akrebakrebu, innallâhe alâ kulli şey’in kadîrkadîrun. Meali Ve semaların ve yeryüzünün gaybı Allah’a aittir. O saatin kıyâmetin emri ancak göz kırpmak kadar veya ondan daha hızlıdır. Muhakkak ki Allah, herşeye kaadir gücü yeten’ 78. Ayet Vallâhu ahrecekum min butûni ummehâtikum lâ ta’lemune şey’en ve ceale lekumus sem’a vel ebsâre vel ef’idete leallekum teşkurûnteşkurûne. Meali Ve Allah, sizi bir şey bilmiyor halde annelerinizin karnından çıkardı. Ve sizi, işitme hassası, görme hassası ve idrak etme hassası sahibi kıldı. Umulur ki; böylece Suresi 79. Ayet E lem yerev ilet tayri musahharâtin fî cevvis semâsemâi, mâ yumsikuhunne illallâhillallâhu, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yu’minûnyu’minûne. Meali Onlar, göklerin boşluğunda emre amade olan kuşları görmediler mi? Onları, Allah’tan başkası boşlukta tutamaz. Muhakkak ki bunda, mü’min olan bir kavim için elbette âyetler 80. Ayet Vallâhu ceale lekum min buyûtikum sekenen ve ceale lekum min culûdil en’âmi buyûten testehıffûnehâ yevme za’nikum ve yevme ikâmetikum ve min asvâfihâ ve evbârihâ ve eş’ârihâ esâsen ve metâan ilâ hînhînin. Meali Ve Allah, sizin için evlerinizden sekînet huzur yeri kıldı. Ve sizin için hayvanların derilerinden, yolculuk göç ettiğiniz günlerde ve ikâmet ettiğiniz konakladığınız günlerde hafif olan taşınabilen evler çadırlar ve onların yünlerinden, tüylerinden ve kıllarından çeşitli mal ve bir zamana kadar geçim vasıtası kıldı yaptı.Nahl 81. Ayet Vallâhu ceale lekum mimmâ halaka zılâlen ve ceale lekum minel cibâli eknânen ve ceale lekum serâbîle tekîkumul harra ve serâbîle tekîkum be’sekum, kezâlike yutimmu ni’metehu aleykum leallekum tuslimûntuslimûne. Meali Ve Allah, yarattığı şeylerden sizin için gölgelikler kıldı. Ve sizin için dağlardan yağmurdan, rüzgârdan barınılacak yerler ve sıcaktan koruyan giysiler gömlekler ve sizi şiddetli darbelerden koruyan gömlekler zırhlar kıldı. Sizin üzerinizdeki ni’metini işte böyle tamamlıyor. Umulur ki; böylece teslim 82. Ayet Fe in tevellev fe innemâ aleykel belâgul mubînmubînu. Meali Artık yüz çevirirlerse, bundan sonra sana düşen, sadece açık bir 83. Ayet Ya’rifûne ni’metallâhi summe yunkirûnehâ ve ekseruhumul kâfirûnkâfirûne. Meali Onlar, Allah’ın ni’metini biliyorlar, sonra onu inkâr onların çoğu 84. Ayet Ve yevme neb’asu min kulli ummetin şehîden summe lâ yu’zenu lillezînekeferû ve lâ hum yusta’tebûnyusta’tebûne. Meali Ve o gün, bütün ümmetlerden birer şahit göndeririz. Sonra kâfirlere cehennemden çıkmaları için izin verilmez. Ve onlardan, Allah’tan rıza talepleri kabul 85. Ayet Ve izâ raellezîne zalemûl azâbe fe lâ yuhaffefuanhum ve lâ hum yunzarûnyunzarûne. Meali Cehennemden ayrılmalarına izin verilmeyen zalimler, azabı gördükleri zaman artık onlardan azap hafifletilmez. Ve onlara, nazar edilmez yüzüne bakılmaz.Nahl Suresi 86. Ayet Ve izâ raellezîne eşrekû şurekâehum kâlû rabbenâ hâulâi şurekâunellezîne kunnâ ned’û min dûnikdûnike, fe elkav ileyhimul kavle innekum le kâzibûnkâzibûne. Meali Allah’a şirk ortak koşanlar, şirk ortak koştukları şeyleri putları gördükleri zaman “Rabbimiz! İşte bunlar, senden başka dua etmiş olduğumuz ortaklarımız.” dediler. O zaman onlar da putlar da “Muhakkak ki siz, gerçekten yalan söyleyenlersiniz.” diye onlara söz attılar söylediler.Nahl Suresi 87. Ayet Ve elkav ilallâhi yevme izinis seleme ve dalle anhum mâ kânû yefterûnyefterûne. Meali İzin günü onlar putlar, Allah’a teslimiyetlerini arz ettiler. Ve iftira etmiş oldukları şeyler putlar, yalancı ilâhlar, onlardan uzaklaşıp saptılar.Nahl Suresi 88. Ayet Ellezîne keferû ve saddû an sebîlillâhi zidnâhum azâben fevkal azâbi bimâ kânû yufsidûnyufsidûne. Meali İnkâr edenlere kâfirlere ve Allah’ın yolundan men edenlere, fesat çıkarmış olduklarından dolayı azap üstüne azabı 89. Ayet Ve yevme neb’asu fî kulli ummetin şehîden aleyhim min enfusihim ve ci’nâbike şehîden alâ hâulâhâulâi, ve nezzelnâ aleykel kitâbe tibyânen likulli şey’in ve huden ve rahmeten ve buşrâ lil muslimînmuslimîne. Meali Ve o gün, bütün ümmetlerin içinde, onların üzerine, onların kendilerinden bir şahit beas ederiz vazifeli kılarız. Ve seni de onların üzerine şahit olarak getirdik. Ve sana, herşeyi beyan eden açıklayan, hidayete erdiren ve rahmet olan Kitab’ı, müslümanlara Allah’a teslim olanlara müjde olarak Suresi 90. Ayet İnnallâhe ye’muru bil adli vel ihsâni ve îtâi zîl kurbâ ve yenhâ anil fahşâi vel munkeri vel bagybagyi, yeizukum leallekum tezekkerûntezekkerûne. Meali Muhakkak ki Allah, adaletli olmayı ve ihsanı ve akrabalara vermeyi emreder. Ve fuhuştan, münkerden Allah’ın yasakladığı şeylerden ve azgınlıktan hakka tecavüzden sizi nehyeder. Böylece umulur ki siz, tezekkür edersiniz diye size öğüt Suresi 91. Ayet Ve evfû bi ahdillâhi izâ ahedtum ve lâ tenkudûl eymâne ba’de tevkîdihâ ve kad cealtumullâhe aleykum kefîlâkefîlen, innallâhe ya’lemu mâ tef’alûntef’alûne. Meali Allah ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi ve iradenizi teslim etme konusunda sizinle ahdleştiği zaman Allah’ın ahdini ifa edin yerine getirin. Onu, sağlamlaştırdıktan hidayete erdikten ve nefsinizi tezkiye ettikten sonra yeminleri bozmayın ruhunuzu Allah’a ulaştırdıktan ve nefsinizi tezkiye ettikten sonra dalâlete düşmeyin. Ve siz, Allah’ı üzerinize kefil kılmıştınız Allahû Tealâ, sizi hidayete erdirerek, ruhunuzu Kendisine ulaştırarak verdiği sözü, kefaletini yerine getirmişti. Muhakkak ki Allah, sizin ne yaptığınızı Suresi 92. Ayet Ve lâ tekûnû kelletî nekadat gazlehâ min ba’di kuvvetin enkâsâenkâsen, tettehızûne eymânekum dehalen beynekum en tekûne ummetun hiye erbâ min ummehummetin, innemâ yeblûkumullâhu bihbihî, ve le yubeyyinenne lekum yevmel kıyâmeti mâ kuntum fîhi tahtelifûntahtelifûne. Meali İpini kuvvetle büktükten sonra çözüp açan kadın gibi hidayete erdikten sonra dalâlete düşen kişi gibi olmayın. Yeminlerini, misaklerini ve ahdlerini yok sayan bir ümmetin sayısının yeminlerini, misaklerini ve ahdlerini yerine getiren diğer bir ümmetten daha çok olmasına dayanarak, yeminlerinizi aranızda hile konusu ediniyorsunuz. Oysa Allah, sizi onunla yeminlerinizi yerine getirme konusunda imtihan ediyor. Ve kıyâmet günü, hakkında ihtilâf etmiş olduğunuz şeyi hidayete ermeyi mutlaka size açıklayacak beyan edecek.Nahl Suresi 93. Ayet Ve lev şâallâhu le cealekum ummeten vâhideten ve lâkin yudıllu men yeşâu ve yehdî men yeşâ’yeşâu, ve le tus’elunne ammâ kuntum ta’melûnta’melûne. Meali Ve eğer Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet kılardı. Fakat O, dilediğini doğuştan bütün insanlar dalâlette olduğundan Allah’a ulaşmayı dilemeyeni, Allah Kendisine ulaştırmaz, böylece onu dalâlette bırakır. Ve dilediğini Allah’a ulaşmayı dileyeni hidayete erdirir verdiği söz gereğince, kefaleti sebebiyle Kendisine ulaştırır. Ve elbette yaptıklarınızdan yapmış olduğunuz amellerinizden Suresi 94. Ayet Ve lâ tettehızû eymânekum dehalen beynekum fe tezille kademun ba’de subûtihâ ve tezûkus sûe bimâ sadedtum an sebîlillâhsebîlillâhi, ve lekum azâbun azîmazîmun. Yeminlerinizi aranızda hile konusu edinmeyin kılmayın. Öyle yaptığınız taktirde, yere sağlam bastıktan hidayete erdikten sonra ayak kayar dalâlete düşersiniz. Ve kötülüğü kişinin yoldan çıktıktan sonra yaşayacağı huzursuzlukları tadarsınız. Allah’ın yolundan yüz çevirdiğinizden dolayı sizin için büyük azap Suresi 95. Ayet Ve lâ teşterû bi ahdillâhi semenen kalîlâkalîlen, innemâ indallâhi huve hayrun lekum in kuntum ta’lemûnta’lemûne. Meali Ve Allah’ın ahdini, az bir bedelle satmayın. Oysa o ahd, Allah’ın indinde katında sizin için daha hayırlıdır, bilseniz bilmiş olsaydınız.Nahl Suresi 96. Ayet Mâ ındekum yenfedu ve mâ ındallâhi bâkbâkın, ve le necziyennellezîne saberû ecrehum bi ahseni mâ kânû ya’melûnya’melûne. Meali Sizin yanınızda olan şeyler biter. Allah’ın indinde katında olan şeyler bakidir tükenmez. Ve sabredenleri, yapmış oldukları amellerin ecirlerini bedellerini, mutlaka daha güzeli ile mükâfatlandıracağız karşılığını vereceğiz.Nahl Suresi 97. Ayet Men amile sâlihan min zekerin ev unsâ ve huve mu’minun fe le nuhyiyennehu hayâten tayyibehtayyibeten, ve le necziyennehum ecrehum bi ahseni mâ kânû ya’melûnya’melûne. Meali Mü’min olan kadın ve erkekten kim salih nefsini tezkiye ve tasfiye edici amel işlerse, o taktirde ona mutlaka tayyib temiz, helâl bir hayat yaşatırız. Ve onları, mutlaka yapmış oldukları amellerin ecirlerinden bedellerinden, daha ahseni güzeli ile Suresi 98. Ayet Fe izâ kare’tel kur’âne festeız billâhi mineş şeytânir racîmracîmi. Meali Öyleyse Kur’ân-ı Kerim’i okuduğun zaman recmedilmiş taşlanmış şeytandan hemen Allah’a Suresi 99. Ayet İnnehu leyse lehu sultânun alellezîne âmenû ve alâ rabbihim yetevekkelûnyetevekkelûne. Meali Çünkü onun, âmenû olanlar ve Rab’lerine tevekkül edenler üzerinde bir sultanlığı yaptırım gücü Suresi 100. Ayet İnnemâ sultânuhu alellezîne yetevellevnehu vellezîne hum bihî müşrikûnmüşrikûne. Meali Onun şeytanın sultanlığı yaptırım gücü sadece ona şeytana yönelenlerin ve onunla şeytanla, Allah’a ulaşmayı dilemedikleri için Allah’a şirk koşanların üzerindedir onları etkiler.Nahl Suresi 101. Ayet Ve izâ beddelnâ âyeten mekâne âyetin vallâhu a’lemu bimâ yunezzilu kâlû innemâ ente muftermufterin, bel ekseruhum lâ ya’lemûnya’lemûne. Meali Biz, bir âyeti değiştirerek onun yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman “Allah neyi indireceğini bildiğine göre sen sadece bir müfterisin iftira edensin.” dediler. Hayır, onların çoğu Suresi 102. Ayet Kul nezzelehu rûhul kudusi min rabbike bil hakkı li yusebbitellezîne âmenû ve huden ve buşrâ lil muslimînmuslimîne. Meali De ki “O’nu Kur’ân-ı Kerim’i, Rabbinden hak ile âmenû olanları sebat ettirmek için ve müslümanlara teslim olanlara, hidayet ve müjde olarak Ruh’ûl Kudüs Cebrail indirdi.”Nahl Suresi 103. Ayet Ve lekad na’lemu ennehum yekûlûne innemâ yuallimuhu beşerbeşerun, lisânullezî yulhıdûne ileyhi a’cemiyyun ve hâzâ lisânun arabiyyun mubînmubînun. Meali Ve andolsun ki Biz, onların “Fakat O’nu Kur’ân-ı Kerim’i, ona şüphesiz bir beşer insan öğretiyor.” dediğini biliyoruz. Ona isnad ettikleri kişinin lisanı acemidir Arapça değildir. Bu Kur’ân-ı Kerim lisanı ise apaçık Arapça’ Suresi 104. Ayet İnnellezîne lâ yu’minûne bi âyâtillâhi lâ yehdîhimullâhu ve lehum azâbun elîmelîmun. Meali Muhakkak ki Allah, Allah’ın âyetlerine inanmayanları îmân etmeyenleri hidayete erdirmez onların ruhunu Kendisine ulaştırmaz. Ve onlar için elîm azap Suresi 105. Ayet İnnemâ yefterîl kezibellezîne lâ yu’minûne bi âyâtillâhi ve ulâike humul kâzibûnkâzibûne. Meali Sadece Allah’ın âyetlerine inanmayanlar, yalanla iftira ederler. İşte onlar; onlar, Suresi 106. Ayet Men kefere billâhi min ba’di îmânihî illâ men ukrihe ve kalbuhu mutmainnun bil îmâni ve lâkin men şereha bil kufri sadran fe aleyhim gadabun minallâhminallâhi, ve lehum azâbun azîmazîmun. Meali Kalbi îmânla mutmain olmuş olduğu halde zorlanan kimse hariç, fakat kim îmânından hidayete erdikten sonra Allah’ı inkâr ederse ve kim küfre göğüs açarsa irşad makamından şüphe edip fıska düşerse, kişinin küfrü talebi sebebiyle, Allahû Tealâ, onun göğsünü küfre açar, şerheder, artık Allah’tan bir gazap onların üzerinedir ve onlar için azîm azap Suresi 107. Ayet Zâlike bi ennehumustehebbûl hayâted dunyâ alel âhıreti ve ennallâhe lâ yehdîl kavmel kâfirînkâfirîne. Meali İşte bu, onların dünya hayatını, ahiret hayatına göre daha çok sevmeleri ve Allah’ın, kâfir kavmi hidayete erdirmemesi Suresi 108. Ayet Ulâikellezîne tabeallâhu alâ kulûbihim ve sem’ihim ve ebsârihim, ve ulâike humul gâfilûngâfilûne. Meali İşte onlar, Allah’ın kalplerini, işitme hassalarını ve görme hassalarını tabettiği mühürlediği kimselerdir. Ve işte onlar; onlar, Suresi 109. Ayet Lâ cereme ennehum fîl âhıreti humul hâsirûnhâsirûne. Meali Onların, ahirette hüsrana düşenler olduğuna şüphe Suresi 110. Ayet Summe inne rabbeke lillezîne hâcerû min ba’di mâ futinû summe câhedû ve saberû inne rabbeke min ba’dihâ le gafûrun rahîmrahîmun. Meali Daha sonra da muhakkak ki senin Rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret göç edenlere sonra da cihad edip sabredenlere, şüphesiz bütün bunlardan sonra, elbette Gafur mağfiret eden’dur ve Rahîm rahmet nuru gönderen’ Suresi 111. Ayet Yevme te’tî kullu nefsin tucâdilu an nefsihâ ve tuveffâ kullu nefsin mâ amilet ve hum lâ yuzlemûnyuzlemûne. Meali O gün, bütün nefsler gelir. Herkes hayat filmini görerek, kaybettiği ve kazandığı dereceler açısından kendi nefsi ile mücâdele eder. Ve herkese amelleri yaptıkları ödenir. Ve onlara zulmedilmez haksız olarak negatif derece yazılmaz.Nahl Suresi 112. Ayet Ve daraballâhu meselen karyeten kânet âmineten mutmainneten ye’tîhâ rızkuhâ ragaden min kulli mekânin fe keferet bi en’umillâhi fe ezâkahallâhu libâsel cûi vel havfi bimâ kânû yasnaûnyasnaûne. Meali Ve Allah, korkudan emin ve mutmain huzurlu, tatmin olmuş olan bir şehri halkını misal verdi. Onun rızkı, heryerden bol bol geliyordu. Fakat o şehir halkı, Allah’ın ni’metlendirmesine nankörlük etti. Bundan sonra Allah, onlara yapmış olduklarından dolayı açlık ve korku libasını Suresi 113. Ayet Ve lekad câehum resûlun minhum fe kezzebûhu fe ehazehumul azâbu ve hum zâlimûnzâlimûne. Ve andolsun ki; onlara, kendilerinden kendi içlerinden bir resûl geldi. Fakat onu yalanladılar. Böylece azap onları yakaladı. Ve onlar Suresi 114. Ayet Fe kulû mimmâ razakakumullâhu halâlen tayyiben veşkurû ni’metallâhi in kuntum iyyâhu ta’budûnta’budûne. Meali Öyleyse Allah’ın sizi rızıklandırdığı helâl ve tayyib güzel, temiz olan şeylerden yeyin! Ve eğer siz, yalnız O’na kul olduysanız, Allah’ın nimetlerine şükredin!Nahl Suresi 115. Ayet İnnemâ harreme aleykumul meytete veddeme ve lahmel hınzîri ve mâ uhılle li gayrillâhi bihbihî, fe menıdturra gayre bâgın ve lâ âdin fe innallâhe gafûrun rahîmrahîmun. Meali Size sadece ölüyü, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kurban edileni haram kıldı. Artık kim zarurette yemek zorunda kalırsa, haddi aşmadığı ve hakka tecavüz etmediği taktirde muhakkak ki Allah, Gafur’dur mağfiret edendir, affedendir, Rahîm rahmet nuru gönderen’ Suresi 116. Ayet Ve lâ tekûlû limâ tesıfu elsinetukumul kezibe hâzâ halâlun ve hâzâ harâmun li tefterû alâllâhil kezibkezibe, innellezîne yefterûne alâllâhil kezibe lâ yuflihûnyuflihûne. Meali Allah’a yalanla iftira etmek için dillerinizin vasıflandırması ile “bu helâldir, bu haramdır” diye yalan söylemeyin. Muhakkak ki Allah’a yalanla iftira edenler, felâha kurtuluşa Suresi 117. Ayet Metâun kalîlun ve lehum azâbun elîmelîmun. Meali Ve onlar için elîm azap ve dünya üzerinde az bir meta Suresi 118. Ayet Ve alellezîne hâdû harremnâ mâ kasasnâ aleyke min kablkablu, ve mâ zalemnâhum ve lâkin kânû enfusehum yazlimûnyazlimûne. Meali Ve daha önce sana anlattığımız şeyleri, yahudilere haram kıldık. Biz, onlara zulmetmedik. Fakat onlar, kendilerine Suresi 119. Ayet Summe inne rabbeke lillezîne amilûs sûe bi cehâletin summe tâbû min ba’di zâlike ve aslahû inne rabbeke min ba’dihâ le gafûrun rahîmrahîmun. Meali Sonra muhakkak ki senin Rabbin, cahillikle kötülük yapıp, sonra bunun arkasından tövbe edip ıslâh olanlar nefslerini tezkiye edenler için, ondan sonra mutlaka Gafur’dur mağfiret edendir ve Rahîm rahmet nuru gönderen’ Suresi 120. Ayet nne ibrâhîme kâne ummeten kâniten lillâhi hanîfâhanîfen ve lem yeku minel muşrikînmuşrikîne. Meali Muhakkak ki İbrâhîm Allah’a hanif tek Allah’a inanan olarak kanitin olan yönelen bir ümmet idi. Ve o, müşriklerden Suresi 121. Ayet Şâkiren li en’umihen’umihî, ictebâhu ve hudâhu ilâ sırâtın mustekîmmustekîmin. Meali O’nun Allah’ın ni’metlerine şükredici idi. Allah, onu seçti. Ve onu Sıratı Mustakîm’e Allah’a ulaştıran yola hidayet etti ulaştırdı.Nahl Suresi 122. Ayet Ve âteynâhu fîd dunyâ hasenehhaseneten, ve innehu fîl âhıreti le mines sâlihînsâlihîne. Meali Ve ona dünyada hakettiği haseneler pozitif dereceler verdik. Muhakkak ki o, ahirette elbette Suresi 123. Ayet Summe evhaynâ ileyke enittebi’ millete ibrâhîme hanîfâhanîfen, ve mâ kâne minel muşrikînmuşrikîne. Meali Sonra da sana “hanif vahdet, tevhid ve teslimi esas alan olarak İbrâhîm dînine tâbî olmayı” vahyettik. Ve o, müşriklerden Suresi 124. Ayet İnnemâ cuiles sebtu alellezînahtelefû fîhfîhî, ve inne rabbeke le yahkumu beynehum yevmel kıyâmeti fîmâ kânû fîhi yahtelifûnyahtelifûne. Meali Sadece onun hakkında ihtilâfa düşenlerin üzerine cumartesi balık avlama yasak kılındı. Ve muhakkak ki senin Rabbin, kıyâmet günü, onların arasında hakkında ihtilâf etmiş oldukları şeyde elbette hüküm 125. Ayet Ud’u ilâ sebîli rabbike bil hikmeti vel mev’ızatil haseneti ve câdilhum billetî hiye ahsenahsenu, inne rabbeke huve a’lemu bi men dalle an sebîlihî ve huve a’lemu bil muhtedînmuhtedîne. Meali Rabbinin yoluna Allah’a ulaştıran yola, Sıratı Mustakîm’e hikmetle ve güzel pozitif dereceler kazandıracak öğütle davet et. Onlarla en güzel şekilde mücâdele et. Muhakkak ki senin Rabbin, O’nun yolundan Sıratı Mustakîm’den sapanları dalâlete düşenleri ve hidayete erenleri 126. Ayet Ve in âkabtum fe âkıbû bi misli mâ ûkıbtum bihbihî, ve le in sabertum le huve hayrun lis sâbirînsâbirîne. Meali Ve şâyet siz, ikab edecekseniz ceza verecekseniz, o taktirde onların sizi onunla cezalandırdıklarının misliyle cezalandırın! Ve eğer gerçekten sabrederseniz elbette o sabırları, sabredenler için daha 127. Ayet Vasbır ve mâ sabruke illâ billâhi ve lâ tahzen aleyhim ve lâ teku fî daykın mimmâ yemkurûnyemkurûne. Meali Sabret! Senin sabrın sadece Allah iledir Allah’ın tasarrufu iledir. Onların yüzünden mahzun olma ve onların kurdukları tuzaklar sebebiyle sıkılma sıkıntı içinde olma.Nahl 128. Ayet İnnallâhe meallezînettekav vellezîne hum muhsinûnmuhsinûne. Meali Muhakkak ki Allah, takva sahipleri ile beraberdir. Ve onlar, KonularNahl Suresi 90. Ayet TefsiriNahl Suresi Türkçe AnlamıCuma HutbesiKuran-ı Kerim Hakkında BilgiKur’ân-ı Kerim Nüzul İniş Sırasına göre SurelerFatiha SuresiBakara SuresiAyetel KürsiAmenerrasulüYasin suresiKısa Namaz SureleriNamazda Okunan Sure ve Facebook’tan takip etmeyi unutmayın!
إِن تَحْرِصْ عَلَى هُدَاهُمْ فَإِنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي مَن يُضِلُّ وَمَا لَهُم مِّن نَّاصِرِينَ İn tahris alâ hudâhum fe innallâhe lâ yehdî men yudıllu ve mâ lehum min nâsırînnâsırîne. in tahrıs sen çok istesen, haris olsan alâ üzere, üzerinde, ... e hudâ-hum onların hidayete ermesi fe o zaman, böylece innallâhe inne allâhe muhakkak ki Allah lâ yehdî hidayete erdirmez men kimse, kişi yudıllu dalâlette bırakır ve mâ ve şey lehum onlarındır, onlar için vardır min nâsırîne yardımcılardan bir yardımcı Abdulbaki Gölpınarlı Onları doğru yola sevketmek için üstlerine düştükçe düşsen de şüphe yok ki Allah, sapıklığı kabul edeni doğru yola getirmez ve onlara bir tek yardımcı da yoktur. Abdullah Parlıyan Onları doğru yola sevketmek için, üzerlerine düştükçe düşsen de şüphe yok ki, Allah sapıklığı kabul edeni, doğru yola getirmez ve onlara birtek yardımcı da yoktur. Adem Uğur Resûlüm! Sen, onların hidayete ermelerine çok düşkünlük göstersen de bil ki Allah, saptırdığı kimseyi dilemezse hidayete erdirmez. Onların yardımcıları da yoktur. Ahmed Hulusi Onların hakikate ermeleri için hırs yapsan da; Allâh, saptırdığı kimseyi hakikate erdirmez! Onların hiçbir yardımcıları yoktur. Ahmet Tekin Sen, kâfirlerin hidayete ermelerini, hak yolda olmalarını ne kadar istesen de, hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti tercihlerine özgürlük tanıdığı akıllı ve sorumlu varlıkları Allah, doğru yola sevketme lütfunda bulunmaz. Onların yardım edenleri de yoktur. Ahmet Varol Sen onların hidayete ermelerini çok arzulasan da Allah saptırdığını hidayete eriştirmez. Onların yardımcıları da olmaz. Ali Bulaç Sen, onların hidayet bulmalarını ne kadar tutkuyla istesen de, Allah, şüphesiz saptırdığına hidayet vermez, onlar için yardım edecek yoktur. Ali Fikri Yavuz Ey Rasûlüm sen, o kâfirlerin hidayet bulmalarına çok istekli isen de çare yok, her halde Allah dalâlette bırakacağı kimselere hidayet vermez. Onların hiç bir yardımcısı da yoktur. Ali Ünal Ey Rasûlüm! Onların hidayete ermeleri için ne kadar hırs gösterip gayret ortaya koyarsan koy, şurası bir gerçek ki Allah, hakkında sapkınlık hükmü verdiği kimseyi hidayete erdirmez ve böyleleri için onları Allah’a karşı koruyabilecek hiçbir yardımcı da yoktur. Bayraktar Bayraklı Rasûlüm, sen onların hidayete ermesine çok düşkünlük göstersen de, bil ki Allah'ın saptırdığı kimseyi kimse hidayete erdiremez. Onların yardımcıları da yoktur. Bekir Sadak Onlarin dogru yolda olmalarina ne kadar ozensen, yine de Allah, saptirdigini dogru yola iletmez. Onlarin yardimcilari da olmaz. Celal Yıldırım Sen onların doğru yola erişmelerini ne kadar çok arzu etsen, yine de Allah saptıracağını doğru yola iletmez ve onlara yardımcılar da yoktur. Cemal Külünkoğlu Sen onların doğru yola erişmelerine aşırı istek göstersen de şüphesiz Allah kötü niyet ve eylemlerinden dolayı sapıklıkta bırakacağı kimseyi doğru yola iletmez. Onların yardımcıları da yoktur. Diyanet İşleri eski Onların doğru yolda olmalarına ne kadar özensen, yine de Allah, saptırdığını doğru yola iletmez. Onların yardımcıları da olmaz. Diyanet Vakfi Resûlüm! Sen, onların hidayete ermelerine çok düşkünlük göstersen de bil ki Allah, saptırdığı kimseyi dilemezse hidayete erdirmez. Onların yardımcıları da yoktur. Edip Yüksel Doğruyu bulmaları için ne kadar uğraşsan da, ALLAH saptırdığını doğruya ulaştırmaz. Onların bir yardımcısı da olmaz. Elmalılı Hamdi Yazır Sen onların hidayet bulmalarına harîs isen her halde Allah dalâlette bırakacağı kimselere hidayet vermez, onların yardımcıları da yoktur Erhan Aktaş Sen, onların, hidayete ermelerini, ne kadar çok istersen iste; sapkınlıkta kararlı olanlara1, Allah hidayet etmez. Onlar için bir yardımcı da bulunmaz. 1- Allah, bütün uyarı ve çağrılara rağmen, sapkınlığı tercih edenlere, hidayet etmez. Gültekin Onan Sen, onların hidayet bulmalarını ne kadar tutkuyla istesen de, Tanrı, şüphesiz saptırdığına hidayet vermez, onlar için yardım edecek yoktur. Hakkı Yılmaz Sen, onların doğru yolda olmaları için hırs göstersen de, artık Allah, saptırdığı kimseyi doğru yola kılavuzlamaz. Onlar için yardımcılardan da kimse yoktur. Harun Yıldırım Resûlüm! Sen, onların hidayete ermelerine çok düşkünlük göstersen de bil ki Allah, saptırdığı kimseyi dilemezse hidayete erdirmez. Onların yardımcıları da yoktur. Hasan Basri Çantay Habîbim sen onların hidâyet bulmalarına ne kadar hırs göstersen şübhe yok ki Allah dalâletde bırakacağı kimselere bu hidâyet i nasıyb etmez. Onların azâblarını önleyecek bir yardımcıları da yokdur. Hayrat Neşriyat Habîbim, yâ Muhammed! Onların hidâyete ermelerine ne kadar hırs göstersen de, şübhesiz ki Allah, hak ettiklerinden dolayı dalâlete attığı kimseleri hidâyete erdirmez; onlar için hiçbir yardımcı da yoktur! İbni Kesir Onların hidayeti bulmalarına ne kadar hırs göstersen; muhakkak ki Allah dalalete sapanı hidayete erdirmez. Ve onların yardımcıları da yoktur. İskender Evrenosoğlu Sen, onların hidayete ermesini çok istemene rağmen muhakkak ki Allah, dalâlette bıraktığı kimseyi onlar Allah'a ulaşmayı dilemedikçe hidayete erdirmez. Ve onlar için bir yardımcı da yoktur. Kadri Çelik Sen, onların hidayete ermeleri için ne kadar hırslansan da Allah, şüphesiz saptırdığına hidayet etmez, onlar için yardım edecek yoktur. Mehmet Ali Eroğlu Nasıl ki, içten onların hidayete ermelerini istesen de, sapkınlar Allah öyle kabul edilmişse, hidayete ermez, onlara yardımcı da yoktur Mehmet Okuyan Sen onların doğru yola ulaşmalarına çok düşkünlük göstersen de bil ki Allah saptırdığı sapkınlığını onayladığı kimseyi kişi dilemediği sürece doğru yola ulaştırmaz. Onların hiçbir yardımcısı da yoktur. Muhammed Celal Şems Ey Peygamber! Onların doğru yola gelmelerini ne kadar arzu etsen de bil ki, başkalarını bilerek saptıranları, Allah asla hidayete kavuşturmaz. Onların hiçbir yardımcıları da bulunmaz. Muhammed Esed İmdi, sen o hakkı inkarda ısrarlı olanların doğru yola erişmelerini tutkuyla istesen de, bil ki, Allah, sapıklık içinde kalmalarına hükmettiği kimseleri doğru yola eriştirmez; ve böyleleri Kıyamet Günü'nde kendilerine yardımcı da bulamayacaklardır. Mustafa Çevik 37-39 Ey Peygamber! Sen, şirk ve küfründe inatla direnenleri, Allah’ın davetine uymaya ne kadar bilgi ve delil ile çağırsan da ikna edemez, inandıramazsın. Allah inatlarından vazgeçmeyenleri doğru yoluna iletmez ve onlara hiç kimse yardım da edemez. Üstelik böyleleri Allah’ın ismini anarak yeminler edip, “Allah ölüyü tekrar diriltmez.” diyorlar. Hayır, Allah’ın vaadi haktır ve zamanı gelince hesap vermek üzere herkesi diriltecektir. Fakat insanların çoğu bu gerçeği kabul etmek istemiyor. Allah, şirk ve küfürde direnip, âyetlerine inanmak istemeyenlere, Hesap Günü’nün gerçek olduğunu, yalancının da kim olduğunu gösterecek, yaptıkları ve söyledikleri ile yüzleştirecektir. Mustafa İslamoğlu Sen onların doğru yolu bulmasını ne kadar istersen iste, ama unutma ki Allah'ın sapıklığa mahkum ettiğini kimse doğru yola yöneltemez; onlara yardım eden de bulunmaz! Ömer Nasuhi Bilmen Sen onların hidâyet bulmalarına haris olsan da faidesizdir. Çünkü Allah Teâlâ dalâlete düşürdüğüne hidâyet etmez ve onlar için yardımcılardan bir kimse de yoktur. Ömer Öngüt Sen onların hidayete ermelerini ne kadar istesen de şüphesiz ki Allah, saptırdığı kimseleri hidayete erdirmez ve onların yardımcıları da yoktur. Şaban Piriş Sen, onların doğru yola girmelerini çok arzu etsen de Allah saptırıcılara yol göstermez. Onların hiç bir yardımcısı da yoktur. Sadık Türkmen Sen onların, doğru yola gelmelerini ne kadar istesen de şüphesiz Allah; sapıklığı tercih edenleri doğru yola iletmez. Onların hiç yardımcıları da olmaz. Seyyid Kutub Ey Muhammed, sen onların doğru yola gelmelerini ne kadar ısrarla istesen de Allah, saptırdığı kimseleri kesinlikle doğru yola iletmez. Onlar hiçbir yardımcı bulamazlar. Suat Yıldırım Sen onların hidâyete gelmelerine ne kadar düşkün olsan da, şunu bil ki Allah dalâlette bıraktığı kimselere hidâyet vermez. Onlara yardım eden de bulunmaz. Süleyman Ateş Ey Muhammed Sen onların yola gelmelerini ne kadar istesen de Allâh şaşırttığını yola getirmez ve onların yardımcıları da olmaz! Süleymaniye Vakfı Yola gelmeleri için ne kadar çırpınırsan çırpın, Allah, sapık saydığı kişiyi[1] yola getirmez. Bu gibilerin yardımcıları da olmaz. [*] Bkz. Ra’d 13/27 Tefhim-ul Kuran Sen, onların hidayet bulmalarını ne kadar tutkuyla istesen de, Allah, şüphesiz saptırdığına hidayet vermez, onlar için yardım edecek yoktur. Ümit Şimşek Sen onların hidayetlerine düşkün olsan da, Allah saptırdığına hidayet vermez; onların bir yardımcısı da olmaz. Yaşar Nuri Öztürk Sen onların iyiye ve doğruya ulaşmalarını tutkuyla istesen de Allah, saptırdığına yol göstermez. Hiçbir yardımcıları da olmaz onların. En üste taşıEn alta taşıBu yazarın mealini okumaya devam et Bir sureye/ayete tıkladığınızda mealler ilk başta yazar ismine göre alfabetik olarak sıralanır. Yazar isminin solundaki kutucuğu yukarı/aşağı taşıyarak sıralamayı istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Tarayıcınızın çerezlerini silmediğiniz sürece tercihiniz daha sonraki ziyaretlerinizde hatırlanacaktır. Ayrıca bir yazarın ismine sağ tıklayarak bu yazarın mealinin en üstte veya en altta görünmesini de sağlayabilirsiniz.
nahl suresinin 36 ayetinin meali